2015 RUNATOLIA

Antalya…Kaleiçi’nin tarih kokan sokaklarında anason kokularının ayrı tat verdiği, Belek ve Lara’da turis akınlarının yaşandığı, Çıralı ve Olimpos’ta bohem hayatın mitolojiye bulandığı ve Kaş’ta mavi ile yeşilin seyrine doyulmadığı şehir. Türkiye’nin Akdeniz kıyılarının vazgeçilmez kenti. Tüm turistik özelliklerinin yanında artık gelenekselleşmiş uluslararası maraton organizasyonu ile de koşucuların vazgeçilmez uğrak noktalarından biri haline geldi Antalya. Her yıl Şubat ayının son haftası/Mart ayının ilk haftasında gerçekleşen 10K, yarı maraton ve maraton kategorilerinden oluşan uluslararası koşu organizasyonuna ev sahipliği yapıyor Antalya. Konyaaltı Plajı’nın bitimindeki Cam Piramit’ten start alan yarış şehir içinden ve kale içinin yanından devam ederek Lara ile birlikte deniz görür hale geliyor ve Belek Yolu’na doğru devam ediyor. Genelde mevsim sıcaklığı, koşu yapmaya müsait ancak parkurun gölgelik alanlar içermemesi, sıcak havalarda ve koşunun ilerleyen saatlerinde zorluk çıkarabiliyor koşuculara.

İsminin Runatolia olarak değiştiği 2015 yılındaki organizasyon TEAM RUN.BO’nun IMG-20150301-WA0003kuruluşununda ilk tohumlarının atılması sebebi ile ayrı bir önem taşıyor tabii ki 🙂

Seyit Aydoğmuş ile birlikte katıldığım 2014 Runtalya Maratonu yarı maraton koştuğum ilk resmi maraton yarışım olduğundan ve şehrin, atmosferin güzelliğinden dolayı yarıştan döndüğüm gün itibarı ile 2015 programını beklemeye başlamıştım. Bu yüzdendir ki kayıtların açıldığını duyar duymaz Seyit ile kayıtları yaptırıp uçak biletlerini aldık . Bu arada şans eseri Avrasya Maratonu sırasında karşılaştığım Erdem Aksakal ve Evrim Saraçoğlu’nu da çoktan kışkırtarak kayıtlarını yaptırmak konusunda azmettirici olmayı başarmıştım. Erdem ile konuşarak otel rezervasyonlarını da yarıştan 4 ay önce tamamlayarak yarışı beklemeye başlamıştık. 28 Şubat sabahı Sabiha Gökçen Havaalanı’nda buluşmak için Erdem ile sözleştik. Evrim ve Seyit ile Antalya’da buluşacaktık. Mardin’den bir iş seyahatinden dönen Erdem ile sabah saat 06:00 da 2. Güvenlik sonrasındaki kafede buluştuk. Mardin uçağından gece 01:30’da indiği için bir önceki geceyi sabaha ulamakta olan Erdem’in içmekte olduğu gecenin son birasına eşlikçi ettiği fıstığına, sabah çayı ve poğaçası ikilisi ile karşılık verdim. Tam bu sırada, yine daha önce 2014 Avrasya Maratonu’nda hızlı bir şekilde tanıştığım Ersavaş ve Bike ile sürpriz bir şekilde karşılaşınca ekibi İstanbul’da dörtlemiş olduk. Business Class uçan Erdem’in omletli ve portakal sulu kahvaltısına özenerek geçen promosyon biletli rahat bir uçuşun sonunda Antalya Havaalanı’na indik ve ani bir kararla araba kiraladık. Sabah saat 08:00 olduğu ve henüz yarış kitlerini alamayacağımız için Terra City alışveriş merkezi yolu üzerinde bir kafede oturarak Erdem’in Adım Adım girişimini, Bike ve Erdem’in outdoor aktivitelerini, GPS ve saDSC_0172at teknolojilerini, diz sakatlıklarının akıbetini iki fincan filtre kahve ile sonuca bağladık. Saat 10:30 sularında Terra City’ye ulaştığımızda Antalya’nın çoktan maraton atmosferine girmiş olduğunu fark ettik. Hızla kayıtları tamamlayıp yarış kitlerimizi aldıktan sonra alışveriş merkezi önündeki organizasyonlara katıldık. Yüksek Topuklar yarışını izledikten sonra biraz dinlenme kararı aldık. Önce Bike ve Ersavaş’ı kalacakları pansiyonlarının bulunduğu Kaleiçi’ne bırakıp Erdem ile Konyaaltı’ndaki otelimize gittik.

Otele giriş sırasında “Herşey Dahil” konsepti ile konaklayacağımızı öğrenince karnımızın açlığını hatırlayıverdik birden ve odaya yerleşip 1,5 saat kadar yarış kıyafetlerini hazırlamanın ve DSC_0183dinlenmenin ardından öğlen yemeği için restorana indik. Biraz benim motivasyonum ile bol karbonhidrat içerikli bir yemeğin ardından tekrar odaya, dinlenmeye çıktık. 1 saat sonra başlayan Erdem’in mide sorunlarının ne kadar önemli olacağından pek de haberdar değildik. Akşamüstü sularında, hava karara yazarken mide fesadına, yürüyüşün iyi geleceği düşüncesi ile Konyaaltı’nda yürüyüşe çıktık. Yürüyüş sırasında bize katılan Evrim ile birlikte otele geldiğimizde Erdem kötü olduğunu söyleyip bizden ayrıldı. Arada geçen 2 saatte Evrim ile kahve-sohbet ve Seyit’e yarış kiti tesliminin ardından odaya geldiğimde Erdem’in durumunun pek de iyi olmadığını gördüm. Çeşitli kocakarı tedavi yöntemlerini takiben midenin doğal yollarla boşaltılması da pek işine yaramamış görünüyordu Erdem’in. Saat 01:00’a kadar tedirgin bir şekilde Erdem’i takip ettim ve 01:00 sularında İz TV’de “Kült Türk Filmleri” belgeselini izlerken ben de uyuyakaldım.

Sabah saat 06:00’da uyandığımızda hava aydınlık mide problemleri geçmiş, kuşlar cıvıldıyor, kelebekler uçuşuyordu. Ağzı bir gün önce sütten yanan Erdem sabah kahvaltıda sadece bir kase yoğurdu üfleyerek yerken ben karbonhidrat depolamaya devam ettim. Hazırlıkları tamamlayıp Bike ve Ersavaş’ı Kaleiçi’nde bıraktığımız yerden alarak henüz uyumakta olan Antalya sokaklarında, yarış parkurunu da içerecek şekilde kısa bir yolculuk ile yarışın başlangıç ve aynı zamanda bitiş noktası olan Cam Piramit’e ulaştık. Arabayı park edip Cam Piramit’e ulaştık. Çanta tesliminin ardından son boşaltım işlerini tamamlayıp tanıdık, eş ve dost ile muhabbete koyulduk. Bu sırada ekibe Evrim ile Seyit de katıldı. Enerji jellerinin faydaları, 10K/21K zorlukları, Kaçkar Ultramaratonu parkuru, koşu sırasında beslenme, hidrasyon, ve IMG-20150301-WA0000tuvalet ihtiyacı konuları eşliğinde ısınıp esnedikten sonra 10K koşacak olan Ersavaş ve Bike’nin şans dilekleri ile başlangıç noktasında yerimizi aldık. Geçen sene de olduğu gibi başlangıç organizasyonundaki bozukluktan dolayı önümüzde duvar olmuş 10K koşucularını yararak başlangıç noktasına ulaştık ve paldır küldür yarışa başladık. Başlangıç heyecanı ile akşama göre hafiflemiş olan mide sorununu tamamen Erdem kopup gidiverdi. Evrim ile yan yana Seyit arkamda yaklaşık 1K sonunda ilk su istasyonunu geçtik. 3Kya ulaştığımızda Erdem ve Evrim ile yan yana ve Seyit’in 200 m. arkasında idim. Çok hızlı başladığımı (5,12 dk/K pace) fark ederek hızımı azalttım. Yaklaşık 5K’da Evrim ve 7K’da da Erdem biraz daha yavaşlayınca görüş mesafemde kalacak şekilde Seyit’i takip ederek koşmaya devam ettim. Havanın sıcaklığının yanında, tamamen güneşli-gölgesiz bir parkur olması sıvı ihtiyacını arttırdığı için hemen her istasyonda su içmeye çalıştım. 7.5K civarında, 21Knın ilk koşucularının dönmüş olduğunu fark ettiğimde içim söyle bir burulu vermedi değil. 10,5K dönüşünü yaklaşık 58 dk. gibi bir süre ile döndüm. Güneşin yakıcılığı etkisini arttırmış ve yavaş yavaş enerjisiz kalmaya başlamıştım. Dönüşten sonraki ilk istasyondan aldığım muz ile birlikte ilk enerji jelimi içerek 200kCal.iyi bünyeye kattım. Jelin hem fiziksel hem de psikolojik etkisini yaklaşık 13-14K civarında gördüm ve 5,40 dk/K’ya kadar düşen pace’imi tekrar 55,30 dk/K’lara taşıyabildim. Tekrar Kale’ye ulaşıp çarşı içine girdiğimizde artan motivasyonum, sağ ayak küçük parmağımda başlayan ağrıyı hissetmeme engel olamadı. Bir umut 2. Enerji jelime koşudaki 2. Muza sarıldım. Ayak parmağımın beni ağlatacak kadar şiddetlenen ağrısı ile 6,08 dk/K’ya kadar gerileyen pace’imi 19K’da zihin gücü ve enerjinin olumlu etkisi ile 5,30 dk/Kya yükseltebildim. 19,5K’da fiziksel ve psikolojik son silahlarımı da kullanarak iyice hızlandım ve son 1K’ya kadar sürekli görüş mesafesinde takip ettiğim Seyit’i 20K’da geçtim. SDSC_0202ağ küçük parmağımda dehşet bir ağrı, tepedeki güneşin yakıcılığı, son istasyonda yarısını bırakmış olmanın pişmanlığını yaşadığım suyun yokluğu, finişi geçeceğim anın düşüncesi ile son 500 m.de ne var ne yok ortaya döktüm ve yarışı bitirdim. Bitişten 10 m. önce sağımdan geçerken omzuma dokunanın Seyit olduğunu ise bitişi geçtikten sonra anladım. Madalyaları boynumuza geçirip kendimizi çimlere atıp dinlendikten sonra ayakkabıları ve çoraplarımı çıkararak parmağımın durumunu gördüm. Çantamı alıp Erdem ile buluştum. Seyit ile uçakta buluşmak üzere vedalaşarak otele döndük.

Akılda Kalanlar: Olumlu: Antalya’nın maratonu yaşadığı, ekiple koşmanın dayanılmaz keyfi, organizasyondaki yarış öncesi ve sonrası aktivitelerin güzelliği, maraton T-shirt rengi, yüksek topuklar koşusu, düzenli antrenman ile artan form grafiğim, sadece maratonun değil İstanbul’da havaalanında başlayıp İstanbul’da havaalanında biten hafta sonunun güzelliği, doğru hidrasyon ve beslenmede kat ettiğim mesafe, koşu sırasında oluşan her türlü olumsuzluğu zihin gücü ile yenebildiğimi görme, önümüzdeki koşular ile ilgili yapılan planlar Olumsuz: Organizasyonda geçen seneye göre göze çarpan olumsuzluklar, yarış öncesi mide fesadını engellemek için ne gerekirse yapmak gerektiği, tepende güneşle koşmanın zorluğu (özellikle de gece koşmaya alışık isen), koşu sırasında ağlatacak kadar acıtan sağ ayak küçük parmağı sorunum.

Yarış derecem: 2:00:54 (21K)
Erdem: 2:21:13 (21K)
Bike: 57:46 (10K)
Ersavas: 52:45 (10K)

Yazan: Cem Arıtürk

Fotoğraflar : Bike, Cem, Erdem, Ersavaş