RAIDLIGHT Aladağlar Sky TRAIL 2016

Raidlight Aladağlar Sky Trail, 13.Ağustos.2016
Katılan Run.Bo: Aylin (45k)

Gerçeklikten kaçıp koştuğum, bir anlığına bile olsa teselli bulduğum, hissetmeyene dek uyuştuğum, belki sonra bir yol bulduğum dağlar….. Gelişimize sevinir de buyur eder miydi acaba zirvesine; yoksa bu aymazlığa bu acımasızlığa kızar küser de geçit vermez miydi? (Aladağlar 2015)

Hayalet şehirlerden, hayalet yaşamlardan, hayalet aşklardan mı kaçıyordum yoksa kendim hayalettim de gerçek olmaktan mı kaçtığım… Gerçekle gerçek olmayan birbirine karışmış zihnimde sözcüklerle varolmaya anlam bulmaya mı çalışıyor yazdıklarımda hiç bilmiyorum…

Çok olmadı, kendini yok eden gri şehri arkamda bırakalı özler miyim acaba? Şimdiden özlemeye başladım bile, dostlarımı, komşularımı, arkadaşlarımı, zarar verici, aynı anda bağımlılık yapan güzelliklerini… En mutlu olduğum da en mutsuz anlarım da hep bu şehirde hep hatıralarda… Hiç ait olamadığım bu şehirden çocukluğumun geçtiği, ait hissettiğim yerlere gelmek doğum gibi sancılı bir süreç… Her ayrılıkta olduğu gibi yas sürecini mi yaşıyorum acaba bu kadar gitmek uzaklaşmak isterken hissettiğim bu sızı bu ağlamaklı haller niye? Bağımlılık yapan gidişatı belli olmayan yok edici hastalıklı aşk ilişkisi miydi bizimkisi… Senden nefret ediyorum lütfen beni terketme miydi acaba bu yaşadıklarım…

IMG_20160817_083826Bu duygularla başetmekte zorlanırken dağlar beni çağırıyordu uzaklardan. Herşeyi bırakıp bu sefer de dağların kollarında mı teselli bulmak istiyordum. Anlar mıydı beni ,içimdeki sızıyı dindirir miydi bu şefkatli kollar; yoksa iter istemez uzaklaştırır korkutur muydu? Yaşamadan bilemeyeceğim gitmeden göremeyeceğim. Aladağlar, göğsüne yaslayıp çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağladığımda avutur muydu beni… Yoksa dağlara duyduğum aşklar da hayalet aşklar gibi miydi? Hayaletleri sevmek gibi yaklaştıkça uzaklaşan , dokunmak istedikçe varolmayan… Bunları düşünürken ‘Onca işin gücün taşınma sıkıntısının arasında nereden de çıktı bu dağ sevdası’ diye azarlayan iç sesime vereceğim bir yanıt da yoktu açıkçası. Daha bitmedi diye öfkeden deliye dönmüş iç sesim, sessiz kaldıkça daha da alevleniyor, beni en zayıf yanımdan vurmaya çalışıyordu.Yarış günüyle aynı gün yurtdışından gelecek oğlumu almaya yetişebilecek miydim acaba? Bir taraftan iç sesimle uğraşıyor, onun acımasız eleştirilerine katlanıyor, bir taraftan da yetişebilecek miyim endişesiyle başetmeye çalışıyordum ki bir anda çantamı hazırlarken buldum kendimi.

Niğde’ye son anda alınan otobüs biletiyle yola çıkmak üzereyken taşınma telaşından aynaya bakmadığım aklıma geldi. Ayna acaba hangi anlamdaydı o gün benim için. Hiç metaforik felsefi bir anlam taşımadığını sarkan gıdımı, göz çevresi kırışıklıklarımı ve iyice kendini belli eden selülitlerimi görünce anladım. Bildiğim aynaydı işte… Gerçeği acımasızca yansıtan, e olacak o kadar ne de olsa 42 yaşını bitiriyorum tesellisiyle ne kadar avunur ki insan? 🙂 Yeni yaşımı dağlarda kutlamak fikri bir anlığına da olsa 42 yaşın acısını teselli eder gibi oldu :))

Uzun süredir görmediğim sevgiliye kavuşma heyecanı, yola çıkar çıkmaz tüm benliğimi sardı yine. Her zamanki gibi aptal bir gülümseme ve coşku vardı suratımda. Biliyorum diğer dağların olduğu gibi Aladağlar’ın da aşığı çok… Fotoğrafçısından, kaya tırmanışçısına, yürüyüşçüsüne kadar binlerce aşığı… Kıskanç sevgiliye dönüşmeden kendimi mantıklı geçerli yanıtlarla susturmaya çalıştım. Önemli olan onu görmek, zirvesinde misafir olmaktı. Bir de zaman aşımına uğramadan bitirebilmekti bizim için hazırlanan sürpriz rotayı. :))IMG_20160811_071223

Geçen yılda olduğu gibi dostlar karşıladı bizi dağın eteklerinde. Evinde kaldığımız Ahmet abi ve ailesi ve orada kalan yarışmacı İspanyol çift… Geçen yıl ise kürsü gören İranlı gençlerle birlikte IMG-20160816-WA0009kalmıştık bu güzel pansiyonda … Sokullupınar kamp alanında Mustafa abi ve Haluk abi babacan halleriyle karşıladılar beni, duygulandım. İlk ultramaratonumda Alper’le birlikte Mustafa abinin desteğini hiç unutamam. Anılara gitti bir anlığına zihnim, ne güzel dostlar kazandırmış, ne güzel anılar yaşatmış bana ultra maratonlar ve dağ koşuları… Kamp alanında farklı yerlerden gelen yürüyüş grupları ve koşucu arkadaşlarla tanıştım, anılar öyküler dinledim, sanki ben yaşamışçasına sevindim, heyecanlandım, hüzünlendim… Dağ koşularının en büyük risklerinden biri olan yüksekliğe uyum için birçok koşucu zirvelere yakın yerlerde kamp için yol alıyorlardı. IMG_20160810_170142IMG-20160905-WA0019Dostlardan Alper, Elena ve Mustafa’nın peşine takıldık biz de Mustafa abiyle… İlk günden, Mustafa abinin hızıyla Emler zirve yapmak benim ne haddime! Dağ beni öyle bir çarptı ki Osmanlı tokadı yanında hiç kalır Ben, ben değilim sanki, içimdeki iyi ve kötüye gidip geliyorum sürekli . Bir uçta melek, bir uçta cadıyım… Bir taraftan şiddetli başağrısı; perişan eden bulantı bir taraftan duygusal gelgitler… Mustafa abi yaşadıklarıma anlam vermeye çalışıyor, hava kararmadan kamp alanına ulaşmak için daha da hızlanıyordu, onun için sorun yok tabiii! Ama bu durumdan da payını almıyor değil de hani. Kendimle kavgam ona da bulaşıyor, ağlıyorum, öfkeleniyorum, gülüyorum, hüzünleniyorum, kendi kendimle konuşuyor yüzleşiyorum… Kamp alanında dağcı arkadaşlarla Haluk abi bu durumumu görünce endişelendiler. Baş ağrısı ve bulantı dışında ben bu durumdan pek şikayetçi değildim, hani sarhoşluk haliyle uyuşturucu almışçasına uçmuş halim pek bi değişik eğlenceliydi, şimdi düşününce Haluk abinin yardım etmek isteyen babacan halini unutamam, tekrar teşekkür etmek isterim.

IMG-20160813-WA0005Ertesi günkü yarış için gelen oda arkadaşım Dilek’le sohbet ve tekrar gelme planları, koşuya gelen yarışmacı arkadaşlar, köy halkı, gönüllü arkadaşlar, Nathalie Mauclair, çiçekler, uğur böcekleri, kayalıklar,buz gibi sular ve Aladağlar… Yarıştan daha güzel olan yarış anına kadar yaşadıklarımdı sanırım. Her yarış anında hissettiklerime benzer heyecan, korku, endişe, hüzün ve biraz da deli cesaretiyle başladım koşuya. Birgün öncesi yaşadıklarımdan dolayı temkinli gitmemden IMG-20160813-WA0004midir, yoksa sürpriz zirveden midir, geçen yıldan çok geç bitirebildim. Benim için asıl maraton bitirir bitirmez başladı aslında. Oğluma yetişebilmek için Kayseri’ye oradan da İstanbul’a gitmeliydim. Zamanla rulet masasındayım sanki. Dakikalar sanki tetik olmuş alnımda patlıyor. Yol boyunca yaşadığım stresi Aladağlar’ın zirvesinde yaşamadım sanırım. Ne garip birkaç saat öncesi dağların zirvesinde gerçekken bir anda İstanbul’un koşuşturmasında hayalete dönüşmüştüm yine…

IMG-20160813-WA0001Kırklı yaşlarımın ortalarına doğru gerçeklikle sınırımı kaybettiğim Emler zirveye yakın yerlerde uğur böceklerine rastladım hala onların gerçek mi yoksa halüsinasyon mu olduklarını bilmiyorum. Yoksa bu yaşadıklarım mı gerçek dışıydı? Masal gibi. Belki öyle, belki böyle ne farkeder ki?… Masallara inanmayan, gerçeklere inanır mı hiç?

Hayalet yaşamlardan en gerçek olduğumuz anlara, dağlara, doğaya yolculuğumuzda bizlere eşlik eden Aladağlar Sky Trail ekibine, gönüllü ve koşucu arkadaşlarıma, dostlara, aileme ve Team Run.Bo’ya çok teşekkür ederim..

https://www.aladaglarskytrail.com/2016/

Aylin 11:15:57 (Overall 33/42, Cat 4/5)