Aylin’den bir Aladağlar Sky-Trail hikayesi…

Yine iç sıkıntıları, yine İstanbul’la gelgitli ilişkilerim… Hayalet şehirlerden, hayalet yaşamlardan kaçıp geldiğim dağlarla avunuyor muyum yoksa uyuşuyor muyum hiç bilmiyorum, hiç bilemeyeceğim de…

Maskülen bir yanı vardı Aladağlar’ı ilk gördüğümde. Küçük bir çocuk gibi çekinmiştim sisli zirvelerine bakarken. Allah’tan dostlar vardı da yanımda, bir sonraki günün yarış kaygısıyla baş edebilmiştim.

Her gelişimde biraz daha alışmaya, tanımaya başlamış olsam da ilk günkü ürkekliğimde heyecanımda değişen bir şey olmadı ne yazık ki… İç dünyamın kaotik yapısıyla benzeşen dağlarda her an her şey olabiliyor çünkü. Zirvelerinde baş döndürücü sarhoşluk haliyle ergenlikteki gibi tüm güçlülüğü yaşarken birden bire hiçliğe geçebilir yerle bir olabilirim.

Gökyüzü koşuları (Skyrace) sayesinde tanıştığım Aladağlara bu üçüncü gelişim. Yine Ahmet abinin pansiyon evinde, yine dostlarla… Kıvamını bir türlü tutturamadığım vişne reçelinin tarifini sır gibi saklasa da Gülbiye orada, o evde, o bahçede çocuklarla ve diğer koşucu arkadaşlarla olmaktan çok hoşnutum… Benim gibi dağlara sevdalı arkadaşlarla aynı odayı paylaşmak da ayrı güzel. Aynı dağlara aşık üç kadın:))

Brifingde yine isimsiz zirve ya da takma ismiyle davlumbaz ve söylentileri. Dostlarla sohbet, belki biraz İranlı sporcu kızlar hakkında bilgi toplama adı altında dedikodu :))
Uyunamayan gecenin ardından koşu başlangıcında fotoğraf çekimleri, gülüşmeler, tatlı heyecanlar, endişeler, birbirimize şans dilemeler ve dualarla uğurlanmalar…

Alışmış olmam lazım ama ilk koşuşumdan daha heyecanlı, daha kaygılıyım. Belki çokça yorgun. Bir ay içinde üçüncü dağ koşum olduğundan olsa gerek isteksiz başlıyorum koşuya. Tırmanış başladıkça irtifa zorluyor. Arkadaşlarla selamlaşmak, hal hatır sormak iyi geliyor, acelem yok yavaş yavaş gidiyorum uzaklara… Bir an tek başıma yalnız kaldım endişesi sarıyor, bu his bir önceki koşudan kalma biliyorum ama yine de korkuyorum elimde değil. Diğer koşucu ve dağcı arkadaşlarım ne hissediyor, ne yaşıyor acaba? Gördüğüm kadarıyla kimisi irtifanın neden olduğu sarhoşlukla şarkılar söylüyor, dans ediyor Emler zirvede, kimisi baş ağrısı ve kalp çarpıntısından muzdarip bir kayanın üstünde dinlenmeye çalışıyor. Benim de gittikçe artan baş ağrıma solunum sıkıntısı ve çarpıntı ekleniyor zirvede, biraz daha yavaşlayıp, kendime telkinlerde bulunarak bu durumla baş etmeye çalışıyorum. Neyse ki göl manzaralı inişler başladı. Kahve molası? Güler yüzlü gönüllü arkadaşların elinden içtiğimiz yorgunluk kahvesiyle canlanıp tekrar yola koyuluyoruz. İkinci zirve yavaş olsa da nispeten rahat geçiyor. İşte beklenen an! Diğer koşucu arkadaşlarla sözleşmişçesine son hazırlıklarımızı tamamlıyoruz kayalıklarla dolu davlumbaz eteklerinde. Helalleşip birbirimize şans diliyoruz, ne de olsa biraz sonra sürünmeye ve söylenmeye başlayacağız :)) Önde giden arkadaşlar arkadakileri desteklemek istercesine alkışlıyor ha gayret az kaldı sözleriyle teselli etmeye çalışıyor. Bazılarımız için nafile… Yorgunluk ve beklenilmedik durumla karşı karşıya kalmak birçok koşucu arkadaşta öfke ve gerginlik yaratıyor, belki de irtifanın diğer yüzüydü bu ruhsal dalgalanmalar. . . Yardım etmek amacıyla nasıl olduklarını sorduğumda iyi oldukları yardıma ihtiyacı olmadıkları yanıtını alınca ayrılıyorum yanlarından. Önceki dağ koşularında sürünmeye, yerden yere vurulmaya alışmış birisi olarak bu durum karşısında çok sakinim, kabulleniciyim, hiç olmazsa yalnız değilim diğer arkadaşlarla dertleşebiliyoruz diyerek teselli ediyorum kendimi. Cehennem azabı etabı bitip de cennet tarafına geçtiğimizde bizden rahatı, keyiflisi yok artık… Gönüllü arkadaşlar beyaz kanatları ve başındaki haleleriyle bizi rahat ettirebilmek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ne de olsa yeni çıktık cehennemden :))

Geçen yıl, zamanla rulet oynadığım koşunun son km’lerinde bu yıl bir rahatlık üstümde sormayın gitsin :)) Uçak kalkış saatine daha çok var ondan sanırım :)) Çoğu koşuya yalnız geldiğimden, genelde karşılayanım olmaz, hele beklenilen zamandan çok sonra gelmişsem hiç :)) Ekipçe gidilen yarışlar farklı tabii… Arkadaşlarımın desteklerini unutamam, onlarla bir başka güzel koşular ❤❤

Ve son metreler, son dakikalar… Nasıl olsa bekleyenim yok ama yine de bakınayım etrafa diye düşünürken Finish Tagının yanındaki baştan çıkarıcı kırmızısıyla karpuzlara ilişiyor gözüm. Anı madalyasının takılmasını beklemeden biran önce oturup yemek istiyordum ki sevimli haliyle en genç Runbomuz Selman karşılamaya gelmiş  Duygulanıyorum, sarılıp öpüyorum… Bir an önce fotoğrafımı çekmek istiyor. Emir büyük yerden, Bike’den gelmiş çünkü :)) Tam bir görev adamı edasıyla fotoğraflıyor o anları. Seremoni biter bitmez tüm aç gözlülüğümle karpuzlara dalmıştım ki bu sefer de Aykut abi deklanşöre basıyor, utanıyorum. Sihirli objektifinde koşucular parkur yıldızlarına dönüşürken peki ya şimdi ben neye dönüşmüştüm? Karpuz canavarına mı??😂

Dostlarla ve şampiyonlarla vedalaşmalar sonrasında havaalanına yolculuk… Aynı uçakta geldiğimiz ilk LYUM’dan meslektaşım Hasan ve kardeşi, İran Salomon takımı ve tabii ki kaptanları Davood ile aynı arabada yolcuyduk… Kapadokya Iltratrail de görüşmek üzere vedalaştık. Ayrılıklar hüzünlü gelir hep. Kalbim buruk şekilde kaçarcasına uzaklaşıyorum Aladağlardan… En gerçek olduğumuz anlardan, dağlardan, hayalet şehirlere, hayalet yaşamlarımıza doğru yol alırken günlük işlerin koşuşturmasına telaşına dönmüştüm bile…

Bu hikayenin kahramanlarına; omuzlarında beyaz kanatları sıcacık kalpleri güler yüzleriyle gönüllü arkadaşlarıma, Aladağlar Sky Trail, Argeus ve Ordos ekibine koşucu dostlarıma, kardeş takımlara, fotoğrafçı arkadaşlarıma malzeme desteği için Elena’ya,tabii ki takımım Team Run.bo’ya ve aileme çok teşekkür ederim.

https://aladaglarskytrail.com/
19.08.2017
Yazan Run.Bo: Aylin Savaci Armador

e25e863e-393c-4287-9fcf-afd68079d90bTeam Run.Bo Sonuçlar:
45K
Aylin: 
11:00:02 (Overall: 45/92, Cat:26, Gender:5/13)
15K
Selman: 01:58:34 (Overall: 5/58, Cat:5, Gender:4)