KAÇKAR ULTRA TRAIL 2015

Sikinti var mu Metin Amca?
Sikinti yok uşağum…

Bir sabah viziti sırasında Karadenizli Hasan Çelik ile Karadenizli bir başka hastanın konuşması esnasında yöre halkına olan önyargısal olumlu duygularımı anımsadım. Tesadüf bu ki aynı günün ilerleyen saatlerinde internette sörf yaparken Kaçkar Ultra trail reklamına rastladım. Daha önce en uzun mesafemin, bir antrenman sırasında katettiğim 34K oluşu ve yarışın yapılacağı coğrafyanın çetinliği, 45Klık bu koşu için geri adım attırdı.

Fakat her geçen gün içimde karşı koyamadığım bir istek ile, yarışın internet sitesini tekrar tekrar inceler buldum kendimi. Ve en sonunda bu isteğe karşı koyamayıp ve pek tabii yarış partnerim Seyit Aydoğmuşu da yoldan çıkararak yarış kayıtlarını ve uçak biletlerini, yarıştan tam 4 ay önce yarım gün içinde ayarlayıverdim.

Önümde fiziksel ve psikolojik hazırlık için 4 ay vardı. Yarıştan 3 ay önce geçirdiğim motor kazası sonucunda 3 kaburgamın kırılması, ailevi sağlık sorunları, yarışa kadar geçen sürede 2 kere 1er haftalık yurt dışı seyahati hazırlık aşamasının önünü kesen etmenler olarak karşımda dimdik duruyorlardı. Ama bir run.bo için bahanelere sığınmaktan daha utanılır bir şey yoktu :). Kaburga kırıkları, 2 hafta içinde antrenman yapmaya izin verir derecede iyileşti. Böylece yarıştan 2,5 ay önce fiziksel bir engel kalmamıştı, hem yurtdışında yeni rotalarda koşmak da antrenman çeşitliliği açısından ayrı bir avantajdı. İşin psikolojik hazırlığına başlayabilmek için ise yarış ayının başlaması gerekecekti. Haziran başından itibaren rota özellikleri, tırmanış-iniş mesafeleri, check-point yerleri ve cut-off süreleri çalışıldı. Antrenmanlar istediğim gibi olmasa da devam ediyordu, hız antrenmanları, güç ve direnç antrenmanları kadar verimli olmasa da ihmal edilmiyordu. Yarıştan 4 gün önce son tırmanma antrenmanını da tamamlayarak yarışı beklemeye başladım.

Son hafta ÇarşDSC_1224amba günü hastanedDSC_1223e tuttuğum nöbetin yoğunluğu ve perşembe akşamı özel sebeplerle uyuyamamış olmam biraz canımı sıkmıştı. Ancak herşeye rağmen Cuma günü saat 12:00’da Seyit ile buluşarak 14:15te Sabiha Gökçenden kalkan uçak ile saat 16:00da Trabzon Havaalanı’na ulaştık. Yarışta gönüllü olacak Ersavaş ve Bike, biz yola çıkmadan Ayder Yaylası’nın keyfini çıkarmaya başlamışlardı ve watsup aracılığı ile tüm atmosferi bize de yaşatıyorlardı. Trabzon Havaalanı’ndan, organizasyonun resmi ulaşım sponsoru olan Şamata Tur’un minibüsü ile Ayder’deki Haşimoğlu Otel’e vardığımızda saat 19:10 idi. Ersavaş ve Bike ile buluştuktan sonra yarış brifingi az sonra başlayacağı için, çantaları kendi otelimize bırakmadan brifinge katıldık. Brifing sonrası, zorunlu malzeme kontrolu ile kayıtlarımızı tamamlayarak akşam yemeğini yedik ve saat 21:30 sularında Seyit, Ersavaş ve Bike ile birlikte Haşimoğlu Otel’den ayrılıp kalacağımız Natura Lodge Otele geldik. 1,5 saat kadar sohbetin ardından odalarımıza dağıldık. Yarış öncesi hazırlıkları tamamlayıp uyumak için uzandığımda saat 23:30du ve sabah 4:30da hareket edecek transfer minibüslerine yetişebilmek için 3:30da kalkmam gerekiyordu.

IMG_20150626_131329IMG-20150626-WA0012

Havayı tam kestiremediğimden üzerime içlik ve t-shirt ile yağmurluk giyecektim, altımda kışlık tayt, kafamda da uğurlu buff’ım olacaktı. Çantama bir yedek t-shirt, çorap ve kalın üst dış katman koymuştum. Beslenme için 3 adet 40 g.lık tahin-pekmez tüp ile 2 tane Tadımca bar aldım. Bunun yanında magnezyum tablet, 5er g.lık 6 tane tuz paketi ve 2 tane Parol tablet almıştım. 200cc.lik su kabıma ise 2 adet jel, 5 g tuz ve 1 adet magnezyumdan oluşan karışımımı hazırlamıştım. Zorunlu malzemeler olan kafa feneri, 3 yedek pil, acil durum battaniyesi, düdük ve bardak haricinde önlem amaçlı olarak victorinox çakımı da yanıma almıştım. Su torbasının yarısını (1 l) doldurmuştum. Tüm bu hazırlıkların ardından, düşünceler arasında uyuyakaldığımda saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Saat 3:30da telefon alarmı ile  sanki 10 dk. kestirmiş gibi uyandım ama oldukça dinç ve heyecanlı hissediyordum. Üzerimi giyip çantamı alarak kahvaltıya indiğimde Ersavaş ve Bike çoktan hazırlanmış bir şekilde kahvaltı ediyorlardı. Seyit’in de aramıza katılması ile hızlı bir şekilde kahvaltıyı tamamlayarak minibüslerin kalkış noktası olan Haşimoğlu Otel’e doğru yola çıktık. Saat 04:30da Haşimoğlu Otel’in önünden kalkan minibüsler ile 2 saat 15 dakika süren bir yolculuğun sonunda yarışın başlangıç noktası olan 1800 m. rakımlı Elevit Yaylası’na ulaştık. Hava sisli ve puslu idi ancak yağış yoktu ve sıcaklık tam koşuya uygun düzeydeydi (16-18 derece) .Ersavaş ve Bike ile başarı dileklerini aldıktan sonra 22Kdaki patika ayrımında görüşmek üzere vedalaştık. Tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak start noktasına geçtik ve st 07:00da heyecanlı bir şekilde start aldık.

DSC_1230IMG-20150627-WA0021

İlk kontrol noktasına kadar 700 m yükseklik kazanımı olacağı için baton desteği ile hızlı tempoyla yürümeye başladım. Yaklaşık 1,5K lık ısınma sürecinin ardından Seyit ile birlikte hızımızı arttırdık. Eğimin arttığı yerlerde, baton kullanmadığı için 200 m kadar ardımda kalan Seyit düzlüklerde bana yetişiyordu. Hava ılık ve yağışsız ancak sisliydi ve bu yüzden manzara yönünden fakirdi. 15K ya kadar bu şekilde ilerledik. İlk istasyona uğramamıştım, 15K istasyonunda (Palovit Yolu) 1 bardak kola içip o sırada Seyit’in yanıma yetişeceğini planladım ancak kolayı içip arkamı döndüğümde Seyit’in 100 m kadar önümde ilerliyor olduğunu farkettim. Seyit’i görüş mesafesinde tutacak şekilde yokuş aşağı ilerlemeye başladım. Yaklaşık 1K sonra bir yol ayrımında yanlış yola saptığımı, arkamdan canhıraş bir şekilde düdük çalan 3-4 diğer koşucuyu farkettiğimde anladım. Gitmem gereken yolun yaklaşık 50 m. alçağında ve derenin karşı kıyısındaki bir stabilize yolda buldum kendimi. Geri dönüp mesafeyi uzatmaktansa dereden ve sonra da yayla evlerinin arasından geçerek kestirme yolu kullanmaya karar verdim. Ancak yayla evlerinin etrafındaki bataklık kıvamlı alanları ve inek dışkılarını hiç hesaba katmamıştım :). Tekrar parkura ulaştığımda yaklaşık 15 dakika kaybetmiştim, daha önemlisi hafif bir motivasyon kaybına uğrmıştım. Seyit görünürlerde yoktu. Hem enerjimi hem motivasyonumu toparlamak için kendimi 1 tüp tahin pekmez ile ödüllendirdim. Hava hala sisli ve ılıktı, yağmur yoktu. 22K istasyonuna kadar tempomu bozmadan ilerledim. 22K Amlakit İstasyonu’na ulaştığımda, yanlış yola sapmadan önce geçtiğim 5-6 kişiyi görünce, kaybettiğim süreyi kapattığımı düşünerek mutlu oldum. Üşümemiştim ama tuz ihtiyacımı karşılamak için yarım bardak sıcak çorba içip su torbamı doldurup hiç zaman kaybetmeden yola devam ettim. Yaklaşık 2K sonra patika ayrımına ulaştım.

IMG_20150627_150232IMG-20150627-WA0009

IMG-20150627-WA0024

DSC_1249DSC_1248

Gönüllülerden olan Ersavaş’ın bana gösterdiği patikayı görünce oracıkta bağırmak istedim. Ersavaş’tan 5 dakika sonra patikadan ilerlerken tam sakinleşmiştim ki Bike’nin “daha 10 dakikalık patika tırmanışınız var!” uyarısı ile tekrar irkildim :). Dar, tek kişilik bir patikada yaklaşık 2K boyunca irtifa kazanarak ilerledik. Motivasyonum ve enerjim tekrar düşmeye başlamıştı ve 30K üstü patika koşusu deneyimim olmadığı için hafif bir tedirginlik de başlamıştı. Patikadan çıktıktan sonra kendime gelip derin bir nefes aldım. Bir gece önce hazırlamış olduğum magnezyum, tuz ve enerji jelli suyu içip ve yarım tüp tahin pekmezi yiyip kendime gelmeye çalıştım ve başardım da. Tam bu sırada İstanbul Göztepe’den yarışa katılan Burak ile de sohbet etmeye başlayınca iyice rahatladım. Yaklaşık 4K boyunca sohbet ederek hızlı bir tempo ile tırmandık. Bu arada önce bir kontrol aracı ile karşılaşıp yaklaşık 70. sıralarda olduğumuzu sonra da Cumhur ile karşılaşarak rotanın Pokut’tan sonraki bölümünde 1Klık bölümünün kısaltıldığını öğrendik. Burak biraz koşacağını söyleyince ayrıldık. 32K civarında ise bu kez Adana’dan gelen Alper ile koyu bir sohbete daldık. Bu sayede Pokut’a nasıl vardığımı anlayamadım bile. Pokut’taki (36K) son istasyon’da 3 dk. İçinde su torbamı doldurup 2 bardak kola içtim ve 2 tane kurabiye yedim. Çantada kalan son tüp tahin pekmezi de yağmurluğumun cebine koydum. Hava soğumuş ve yağmur başlamış olduğu için eldivenlerimi giydim ve Alper ile birlikte tekrar yola koyuldum. Pokut istasyonunda daha önce beraber yürüdüğüm Burak ile karşılaştık. Bu istasyondaki görevlilerden parkurun geri kalanının tamamının yokuş aşağı olduğunu öğrendik. Bu benim için iyi haberdi. Son istasyon sonrası Alper ile birlikte hafif tempoda yaklaşık 2K koştuk. Daha sonra Alper biraz yavaşlayacağını söyledi. Kendimi oldukça dinç hissediyordum, nefes alışverişim çok rahattı, ortalama kalp hızım 90-100 arasında şdş ve bacaklarımda hiç ağrı hissetmiyordum. Tek problem dizlerimde hissettiğim hafif acı ve (daha önceden de sorunlu olan) sağ ayak 3. parmağımdaki sızı idi. Kendimi dinç hissetmenin motivasyonu ile ağrılarımı unutarak iyice hızlandım (yaklaşık 5dk40 sn/km). Her km başında yaklaşık 30 sn yürüyerek dizlerimi dinlendirdim . Yolun kalan kısmını tamamen koşarak ve önümdeki 12 koşucuyu geçerek tamamladım. Bitiş çizgisine yaklaşırken yol kenarındaki köylülerin selamını aldım ve arkamdan “Uşağum 1 kilometre kaldı, dayan” sözlerini duyduğumda daha da motive oldum. Son düzlüğe gelmeden 500 m önce, indiğim patikadan bitiş düzlüğündeki bayrakları gördüğümde hissettiklerimi anlatamam. Bu son motivasyon ile daha da hızlandım. Son düzlüğe girdiğimde hava artık pırıl pırıl güneşli ve sıcaktı. Son istasyondan itibaren neredeyse 800 m irtifa kaybetmiştim. Son düzlüğü tek başıma geçerek, yarışı daha önce bitirmiş koşucuların ve etraftakilerin tebriklerini alarak Çinçiva Köprüsü’nde tamamladım. Bitişin hemen ardında, benden 15 dk. önce yarışı bitiren Seyit bekliyordu

IMG-20150627-WA0022IMG-20150627-WA0023

Yarıştan Çıkartılan Dersler :
Önce yapacağım de, bir şekilde yapılıyor
Uzun mesafe koşularda hiçbir zaman umutsuzluğa kapılma, motivasyonunu yüksek tut.
Yarıştan belli bir süre önce beslenme ve dinlenme önemli, uymaya çalış. (Nasıl olacaksa!)
Yarış sırası hidrasyon ve beslenme önemli, azı kadar çoğu da zararlı, daha da öğrenmen lazım

Sonuç:
Katılan Koşucu . 178
Bitiren . 141
Sıralamam . 72
Süre . 06:26

Yazan: Cem Arıtürk; Fotoğraflar: Team Run.bo