Yalova Termal’de 1 günde Multi Aktivite : Trekking + Patika Koşusu + Termal Keyfi
27.Aralık.2015

Henüz İstanbul’da koşulacak parkurlar bitip tükenmedi çok şükür. Ancak bir feribot uzaklığındaki Yalova’ya gitmek için de 2 bahanemiz de hazırdı; yaklaşan yeni yıl heyecanı ile yılın son antrenmanı ile 2015’e güzel veda etmek ve koşu sonrası bir termal keyfi yapmak. Seyit abi’den gelen teklif reddedilemeyecek kadar cazipti…

Pazar sabahı 9.30 Pendik – Yalova feribotunda 4 kişilik mini ekip olarak buluştuk. Aylin harika börekler ve kurabiyeler yapmıştı. Ersavaş’ın ev poğaçalarına! yan gözle bile bakamadan sıcak börekleri, kahve ve sohbet eşliğinde silip süpürdük. 45 dk sonra Yalova’ya yanaşmıştık bile. Yalova’nın değişen yeni yolları ile birlikte, Termal yazan ilk tabelanın olduğu sapağı kaçırdık. (Aman pür dikkat tabelaları okuyun, zira aşina olduğumuz yollar bir süredir değişmiş durumda!) Yaklaşık 20d kadar Yalova’nın yükseklerine doğru yol alıyoruz. Fotoğraflarını ezbere bildiğim Atatürk Köşkü ve Kurşunlu Hamamı’nın o meşhur açık termal havuzu daha varmadan gözümün önünde… Termallere varana kadar yolda ciddi bir otel yapılanması olduğunu görüp, hayretlerle izliyoruz. Gecekondu yapılarla adeta iç içe geçmiş bu dev otel tesisleri. Otelin inşaat duvarına teğet geçen bir evin çatısını bile gördük… Hala da daha büyük oteller yapılmaya devam ediyor… Neyse ki, termalin olduğu yer hala fotoğraflardaki gibi doğanın göbeğinde, her yerden şifalı sular akıyor…

Arabalı gelmenin güzelliği, yanımıza sadece koşarken gerekecek çok az malzemeyi yanımıza alıp, termalde ve sonrasında giyeceğimiz yedeklerimizi arabada bırakabiliyor olmak… Tam anlamıyla hazır olduğumuzda, arabanın kapılarını kitlediğimizde saat 11:15 olmuştu bile. Hava şansımıza günlük güneşlik idi, kıştan daha çok sonbaharı andırıyordu. Ersavaş şort ile, ben de kısa kollu t-shirt ile koşmaya karar vermiştik. Önce bölgede hızlı adımlarla bir tur attık. En tepede, en harika konumdaki Limak Termal Butik Otele gittik ilk. Otel belli ki şık ve kaliteli idi. İçeriden dışarıya açılan bir havuzu vardı, çocukların biri öbürünün üzerinde çığlıklarla atlıyordu… Güvenlikten rica edip, bahçeye girip havuzun su sıcaklığına bakmak istedik… Su yeterince ılık gelmeyince, diğer termal alternatifimiz olan geleneksel Kurşunlu hamamı termaline girmek yönünde karar aldık… Malesef Kurşunlu Hamamının açık olan havuzu tadilatta idi. Artık kapalı alandaki banyolarda şansımızı deneyecek idik… Elbette koşu sonrası yapacağız.

Limak’tan aşağıya Atatürk Köşkü’nün önündeki gişenin arkasından geçip, bir patikaya giriverdik. Seyit abi, Sapanca İstanbuldere parkurunda da bizi ısındırmak için önce jungle’a sokmuştu. Bu sefer de böyle oldu. İlk 50 dakikada sadece 3k yol alabildik. Küçük bir bende vardık, üzerinde fotoğraflar çekip, son kalan kurabiyeleri de mideye indirdik. Toprak yola çıkmak yerine, sık ağaçlar arasında kalıp, kurumuş yapraklarla örtülü patikadan ilerlemek istedik. Ancak yükselmeye başladıkça, patika birden ortadan kayboldu. Önümüzde 2 alternatif vardı, ya jungle’a devam edecektik, ya da toprak yola geri dönecektik. 500 metre kadar sonra geri dönmeye karar verdik. Artık koşmak için sabırsızlanıyorduk. Toprak yola kavuştuğumuzda 5k olmuştu.

Nerdeyse 1.5 saati geride bırakmıştık. Toprak yol bizi yokuş yukarı çıkarıyordu. Güzel bir antrenman fırsatı idi. Ara ara Seyit abi ile Aylin interval çalışması için önümüzde birbirini kovalamaya başladılar.Gördüğüm kadarıyla Aylin’i yokuş yukarı geçmek pek mümkün değil… Epey güçlü ve dayanıklı. Kendim için bir durum değerlendirmesi yapıyorum hemen: yokuş yukarı çıkarken interval yapacak kadar henüz kendimi güçlü hissetmiyorum, ufak ufak intervalli antrenmanlara başlamam gerekiyor. 1k kadar çıktıktan sonra dönüşe geçiyoruz. Bu sefer bizi aşağıya kadar kesintisiz olarak indirecek toprak yoldan yokuş aşağıya Termal’e kadar ineceğiz. Yolda ATV’cileri görüyoruz. Amca, gelin arkada boş yer var diyor, biz teşekkür edip, koşmaya devam ediyoruz… Sohbet ede ede ortalama 6.5 pace ile yavaş yavaş koşuyoruz.

Güzel bir ring parkur yapıyoruz toprak yol üzeride, yol bittiğinde de Termal’in otel inşa edilen tepesine varmış oluyoruz. Toplam 15.6k koşmuşuz, 2 saat 50dk’yı geride bırakmışız. 600m çıkıp, 600m inmişiz. Son 1.5 saat nasıl da hızlı geçti, hiç anlamadım. Aslında hemen yanımızdaki Gökçe Barajına kadar uzayabilirdik. İnternet bağlantimiz iyi olmadiği için barajın o kadar yakın olduğunu anlayamadık. Sonraki sefer baraj dahil edilerek en az 20k koşacak şekilde bir parkur yapılabilir olarak notumuzu aldık.

Arabaya gelip, eşyalarımızı alıp, hemen hamama doğru gidiyoruz. Giriş kartlarımızı alıp, turnikeden içeri geçiyoruz. Ortamda bir termal havuz, hamam, sauna ve sauna çıkışında da soğuk su havuzu var. Sıcak şifalı sulardan, soğuk sulara dalıp dalıp, çıkıyoruz. Limonlu sodalarımızı da yudumlayıp, dönüş yoluna geçiyoruz. O kadar çok acıkmışız ki Yalova’daki Köfteci Yusuf’u resmen talan ediyoruz. Ahh, hele o son kaymaklı ekmek kadayıfı yemeyecektik. 😉

Yazı : Bike Geçkinli
Katılımcılar : Aylin Savacı Armador, Bike, Ersavaş, Seyit