Traunsee Bergmarathon 2018

Traunsee Bergmarathon 2018, Avusturya
07-08 Temmuz 2018
http://www.bergmarathon.at/

Başlarken:

2 yıldır Run.BO yarış takviminde yer alan fakat bir türlü cesaret edip harekete geçemediğimiz bir yarışı koştu Aysen geçtiğimiz Temmuz ayında… Meğer yarıştan çekindiğimiz kadar varmış! Başından sonuna kadar nefes nefese takip ettik paylaşımlarını… Aysen, nerdeyse her haftasonu bir yarış koşuyor fakat Berg Maratonu’nun yeri apayrı, bu yarışı koşmak öyle her babayiğidin harcı değil bir kere. Berg Maratonu bu, adı bile ne ihtişamlı! Gözlerden kaçmasın istedik ve yarış sonrası Aysen’in peşine düştük… Sağolsun bizleri kırmadı, tecrübelerini rapor haline getirdi, yoğunluğundan derlemeye henüz yeni fırsatı oldu… Aradan aylar geçmiş olsa da 2019 için yarış takvimi belirlediğimiz yılın şu son haftalarında bu yarışı da değerlendirmek isteyen cesur yürekli, tabanlarına (el/bileklerine de) güvenen cengaverlere ilham olur umuduyla paylaşıyoruz… Bu yarışın tecrübelerini kayıt altına almak önemli idi, bu sebeple de Aysen’e çok teşekkürler! Hep beraber, nicelerini koşalım hayaliyle!

Türkiye’den kucak dolusu sımsıcacık sevgiler,

Yazan: Aysen Solak (https://www.instagram.com/aysenella.s/)

Artık Prag’da yaşadığım için Avusturya Alpleri’nde olan ve rahat gidip gelebileceğim bir yarış arıyordum. Farklı arazilerde koşmak istiyorum. Çünkü arazi koşusu, farklı arazilerde koşup, farklı sporcular ile yarışarak gelişiyor. Bu yazıda bir “Extreme alpinist“ olarak tanımlanan Traunsee Bergmarathon maceramı anlatacağım…

2

Arazide yarış koşarken her adımda nereye basacağımızın hesabını yapıyoruz. Bunu aslında günlük hayatımızda her gün yapıyoruz. Ancak deneyimli olduğumuz için farkında değiliz. Aksi takdirde her gün yolda yürürken engellere takılır, ıslak kaldırımda düşerdik.

Bunu şöyle düşünün. Hayatında pek karlı hava görmemiş biri, buzlu yolda yürümekte zorlanırken, kuzey iklim insanları spor ayakkabısı ile dahi rahat rahat ilerler. İşte farklı bir coğrafyaya gidip koşmayı denediğinizde başınıza gelen de bu oluyor. Bölgeye alışık insanlar hızlı hızlı ilerlerken, siz çok dikkatli gitmek durumunda kalıyorsunuz.

Ben Berg Marathon’a bu sebeple katılmak istedim. Gittim, ve aradığımı buldum.

Yarış Katılım Ön Koşulları:

Diğer birçok yarıştan farklı olarak katılım koşulları, rotanın tehlikeli olduğunu ve katılımcılarda genel alpinist deneyimi, kötü hava koşullarında Alpler’in yapısında hayatta kalma ve yön bulma kabiliyeti gerekliliğini vurguluyor.  Katılımcılar bu tür bir zeminde nasıl hareket edeceğini bilmelidir ve  bu yalnızca kendi güvenlikleri  için değil diğer sporcuların güvenliği için de önemlidir. (Örneğin rotanın yapısı gereği, tırmanışlarda bastığınız yerden taşların yuvarlanmasına sebep olmanız yüksek ihtimal.  Bu yüzden katılımcılar rotadan çıkmamalı, kestirme yapmamalı, basılmaması gereken yerlere basarak taş yuvarlamamalıdır.)  Yarıştan önce soğuk algınlığı, grip yahut benzeri ateşli hastalık geçirildiyse yarışa katılınmaması gerektiğine dair organizasyon uyarıyor. Katılım koşullarındaki vurgular ve uyarılar, parkurun tehlikesi ve katılımcının farkındalığı konusuna tekrar tekrar dikkat çekiyor. Parkuru gördükten sonra bu uyarıların gayet yerinde olduğunu düşünüyorum.

Yarış öncesi kit dağıtımı ve start öncesi

Yarış alanına Cuma günü ulaştım. Start kitini çok hızlı aldım. Toplu Start 03:00’teydi. Ancak 03:00-05:00 arası istediğimiz saatte start alabiliyorduk ve ben start çadırına  02:00’de gittim. Koşucular bu saatlerde bekleniyordu ancak ben çadıra gelen ilk sporculardan biriydim. Bir süre sonra ufak bir kahvaltı ikramı oldu.

Gmünden – Grunberg Labe-   Traunstein Gedenkstein Labe – 12K

Starttan önce briefingte cuma gecesi yağan yağmurlardan dolayı özellikle inişlerde parkurun çok kaygan olduğu ve çok dikkat etmemiz gerektiği konusunda bizi uyardılar. Organizasyon, sporcuları daha önce hiç tanık olmadığım kadar çok can güvenliği konusunda uyarıyordu.

Kalabalık bir starttan sonra parkurun ilk 12 kilometresi  550m tırmanış içeren bir rotaydı.  Ancak bu 550m’yi 2,5 Km’de tırmandık. Aklım parkurun ikinci ve en büyük tırmanışına odaklandığı için bu kısım nasıl geçti anlamadım diyebilirim.

Traunstein Gedenkstein Labe – Traunstein – Kaisertisch Labe  – 18K

İlk beşlenme noktasına ulaştıktan sonra bir süre göl ile aynı seviyede ve bir tünelin içinden koştuk. Daha sonra esas tırmanış başladı. 3Km içinde 1100m tırmanıyoruz.

Traunstein zirvesine kadar, çoğunlukla çelik halatlardan yardım almamız gereken bir rotadan tırmandık.  Ellerimizle destek almamız gerekmeyen geçişlerde daha ben nereye basmam gerekeceğini düşünürken diğer sporcular benden daha cesur hareket ediyor, atlayıp geçiyordu. S çizerek tırmandığımız bazı geçişlerde organizatörlerin de uyardığı gibi yukarıdaki sporcuların bastığı yerlerden aşağı taşlar yuvarlandı. Neyse ki herhangi bir taşa kurban olmadan bu kısımları tamamladım.

g4Rotada halatlara yahut kayalara çakılmış demirlere tutunmak derken, dengemizi sağlamak  için hafif tutunmaktan bahsetmiyorum. Birçok kez, kendimi yukarıya çekmek yahut yana atmak için tamamen kollarımdan güç aldığım, can güvenliğimin tamamen  kol gücüme bağlı olduğu geçişler çoktu.  Parkura  katılan kişilerin sadece koşma, yahut hızlı yürüme becerisinden fazlasına ihtiyacı vardı. Bu parkuru tamamlayabilmeniz için atletik yapınız ufak tırmanışlara yatkın olmalı. El bileğinizi burkmuş ve tutunamıyor olmanız, en az ayak bileğinizi burkup koşamıyor olmanız kadar kritik.

Rotada yükseldikçe hava aydınlandı ancak biz sis içindeydik. Hava daha serindi.

Zirvedeki beslenme noktasına ulaştığımda, bir miktar rahatlamıştım ve inişin daha kolay olacağını umuyordum. Ancak iniş, çıkış kadar olmasa da oldukça zordu. Yerel sporcular yine bana göre çok daha rahat ilerliyor, ben ıslak kayalarda nereye basmam gerektiği konusunda kararsızlık yaşıyor, yavaşlıyor, halatları kullanıyor birçok kez oturup aşağı kayıyordum… Yerel sporcular da benim gibi halatları kullanıp oturarak kayıyordu ancak genelde daha hızlıydılar.

Koşuya başladığım ilk yılları düşündüm. Polonya Karkonosze dağlarını ilk gördüğümde, yarışa katılmaktan korkmuştum. Antrenmanlar sırasında zar zor koşuyordum. Daha sonra bu zeminde birçok kez yarışıp her seferinde kürsüye çıkmıştım. O günleri hatırlayıp kendime moral vermeye çalıştım. Bu iş deneyerek öğreniliyor.

Traunstein’dan inişi tamamlarken stresten gücüm düşmeye başlamıştı. İlk kez bir yarışı tamamlayamamayı düşünmeye başlamıştım. Bu tırmanış gibi başka tırmanış varsa bu yarış nasıl bitecekti? Dağa baktım.. Gri olan tek dağ Traunstein idi, diğerleri daha yeşildi , belki de böyle tırmanış içermiyorlardı..

Kaisertisch Labe – Karbach Labe – 26K

O kadar güçten düşmüş, `dizlerimin bağı çözülmüş` iken nasıl oldu da beslenme noktasından çıkar çıkmaz canlanıp koşmaya başladım ve birçok sporcuyu geçtim, bilmiyorum. Ancak stresin azalması ile kendime gelmiş ve tazelenmiştim. Bir sonraki beslenme noktasına kadar birçok sporcuyu arkamda bıraktım.

Karbach Labe –  Spitzlsteinalm  Labe- Ebensee Labe – 34K

Koşarak birçok sporcuyu geçmiştim ancak taaaa taaa.  Çok dik ve çok uzun bir tırmanışa yine gelmiştik. Yine ellerimizi kullanıyorduk. Bu sefer tehlikeli kayalar yoktu ancak yer yer duvar gibi bir tırmanıştı. 1.5 Km’de 600m yükseldik. Bu tırmanışta yine diğer sporcular daha rahat hareket ediyordu. Bu kadar dik çıkışlara alışık değildim. Mesele koşu değil, trekking/hiking becerisiydi.

Zirveye çıkar çıkmaz yine rahatladım ve çamurlu, ağaç köklerinin bolca olduğu  bir inişten keyif alarak indim.

Ebensee Labe- Feuerkogel Labe – In der Kreh Labe – 43K

Ebensee’ye geldiğimde bir miktar güçten düşmüş ve çok acıkmıştım. Beslenme noktasına ulaşmadan önce bir süre asfaltta koşmamız gerekiyordu ve bu yol koş koş bitmedi. Beslenme noktasında biraz sandviç yiyip ufak bir röportaj verdim. Konuşmacı parkurun ikinci kısmının daha kolay olacağını söyledi, ancak bu sizi yanıltmasın, parkurun ikinci kısmında da tırmanışlar oldukça fazlaydı.

Açıkçası beni yanılttı 🙂

Feuerkogel Labe’ye tırmanış oldukça uzun sürdü ancak zor olanı iniş idi. O kadar çok çamur vardı ki kayıp düşmek iyice normalleşmişti. Kaç kere oturarak aşağı indim,  kaç kere düştüm bilmiyorum.

Bu etabın ilginç kısmı sporcularıydı. Çok fazla katılımcı vardı. Ve bu katılımcılar yaşlı, genç, sporla alakası olan olmayan, bana “acaba 5-10 kilometrelik bir parkur var da, onu mu koşuyolar?` diye düşündürten türdendi.

Etkinlik artık yerel kültürün bir parçası olduğunu ve birçok kişinin yalnızca parkuru tamamlamak için katıldığını gösteriyordu.

In der Kreh Labe – Muhlbachtal Labe – 48K

Rotayı işaretler kadar saatten de takip ediyordum. Ancak bir noktada, ana yol takip edildiğinde U yaparak yakın bir noktaya varacak olan parkur, kestirme bir patikadan bağlanmış, kısaltılmıştı. Bu, start öncesi anons edilmişti ancak koşarken unuttum. Zaten parkurun neresinde olduğunu aklımda tutmam mümkün değildi. GPS’e göre devam ettim ve ana yolu takip ettim. İşaretlerin olmadığını farketiğimde devam etmek yahut geri dönmek konusunda kararsız kaldım. Sonra, GPS’i takip etmeye karar verip, diğer koşucuları buldum. Toplamda 15 dakika kadar kaybettim. Yanlarından  selam vererek geçtiğim sporculara tekrar selam verekek gülüşerek, moral toplamaya çalışarak, geçtim gittim. Ve bu hatamdan sonra yine tırmanışlar vardı. Hatanın üstüne yokuşlar ne güzel olmuştu!  Bitmiyor, bitmiyordu…

Muhlbachtal Labe – Grasberg Labe – Gmundnerberg Labe – 59K

Parkurun son 15 kilometresi en rahat kısımdı. Kasabaların yahut dağınık yerleşmiş evlerin arasından geçiyorduk. Birçok noktada çocuklar kendi istekleriyle masa kurmuş, evden  kova ile su ve bardak  getirmiş,  böylece su noktası oluşturmuştu… Artık asfalt da çokçaydı. Ve yarışlardaki asfalt geçişlerini çoğu arazi koşucusu sevmez. Ancak o kadar çamurun, kayanın, ağaç köklerinin içinde boğuştuktan sonra bu asfalt gerçekten rahatsız etmiyordu.

Gmundnerberg Labe – Gmunden

Hemen her yarışta olduğu gibi son beş kilometrede canlandım, aşağı yukarı beraber koştuğumuz erkek sporcuları geride bıraktım . Ve yarışı 4. kadın olarak tamamladım..

Hem mutluydum hem üzgün. Çünkü 4. lük üzücüdür 🙂 Otele gidip ödül töreni için etkinlik alanına geri döndüm. Tören sırasında halen moralim bozuktu.

3Ödül töreninden sonra ufak bir kutlama vardı. Sporcular ve organizatörler alandaydı.  Bazı sporcular benimle konuştu ve kaçıncı kez koştuğumu sordu. Parkura yabancı biri için zamanım çok iyi idi.

Yarışı önümde tamamlayan 3 kadın sırasıyla 5, 3, ve 4. kez yarışa katılıyordu. 1. Kadın zaten Gmundenli idi.  Benden sonraki kadın 14. kez koşuyordu. Bense ilk kez böyle bir zemin yapısı görmüştüm. Biraz moralim yerine geldi. Ve daha sonra organizasyona liderlik eden Harald Buchinger de yanıma gelip tebrik edince moralim bayağı toparlandı.

Gerçekten hiçbir aksaklık olmamış büyük bir organizasyondu. Bu yıl 30.’su düzenlenmişti ve artık şehrin bir geleneği idi. Tam 1500 gönüllü çalışmıştı.

Bergmarathon “Rund um den Traunsee” (Editör Notu: Traun Gölü Etrafında Dağ Maratonu) benim için oldukça keyifli, bir o kadar stresli bir deneyim oldu.

Dağ koşuları adına öğrenecek çok şey var…

Yarış 70 Km olarak anons edilse de 59 kilometre idi. Tırmanış ise 4,768 metre.
(Yarış Strava kaydı: https://www.strava.com/activities/1689460726)

g3

Katılım ücreti: 65 Euro
Etkinlik Expo: Var (küçük)
Yarış öncesi makarna partisi: Yok (starttan önce çok basit bir kahvaltı ikramı var.)
Yarış sonrası yemek:  Şehriye çorbası
Hediye ekipman: Tüm katılımcılara Dynafit kafa bandı
Finişher tişörtü:  Var
Finişher Madalyası: Var
Bitirme sertifikası: Tüm katılımcılar için önceden hazırlanmış üzerinde yarış süresi yazmayan diploma
Kontrol noktalarında ikramlar: Türkiye standartlarının altında ancak yeterli
Dakiklik: Start ve Ödül töreninde aksama olmadı.
Halk desteği:  Yüksek
İşaretleme: İyi
Fotograf: Ucretli

2019 versiyonu, 31. kez, 6.Temmuz’da yapılıyor olacak…. Bugün itibariyle 9 ay var yarışa! Cesur yürekleri görelim! 😉