Uludağ Ultra Trail 2019

Uludağ Ultra Trail 2019, U30 Yarışı – 30K
20.07.2019 https://www.uludagultra.com/

Yazan: Devrim Caner Odabaşoğlu (dcanerodabasoglu)

Uludağ Ultra’da kısa ama sert

20-21 Temmuz 2019 tarihlerinde Bursa Uludağ’da Uludağ Ultra Trail yarışları koşuldu. 2017’de aynı isimle farklı içerikle düzenlenen yarışlar, yeni organizatörleri eliyle düzenlendi. 2017’de koşmamıştım, 2019 yılında 30K Kısa Patika (U30) parkuruna katıldım.

Yarışı devralan Özgür Tetik ve Engin Çetinay, organizasyon merkezini Uludağ oteller bölgesine taşıyarak bence oldukça doğru bir dokunuş yapmışlar. Parkurların uyarlanması dışında en büyük etkileri da koşucunun temas ettiği iletişim, materyal ve etkinliklerde oldu. Ulusal ve yerel sponsorlarla kuvvetli bir etkinlik ortaya çıkmış. Bize de koşmak düştü.

Organizasyona genel olarak baktığımızda 4 adet yarış görüyoruz: 100K 5100m+, 66K 3600 m+, 30K 1050 m+, 13K 500 m+.

Organizasyonun adını hakkeden 100K yarışı temelde Uludağ otellerinden Bursa’ya iniyor, 4 yamaç köyü (Zeyniler, Cumalıkızık, Saitabat, Orhaniye) dolaşıp Uludağ Zirve’ye ulaşıyor, sırt hattından varışa yaklaşıp Çobankaya üstünden dolanarak geliyor. 66K parkuru, aynı şekilde başlayıp Bursa’ya iniyor, daha az kapı dolaşarak Saitabat’tan sonra verip hemen yükseliyor, Keşiş Tepe (otellerden gözüken doruk) üstünden geri dönüyor. Bu iki yarış Cumartesi sabahı 07:00’de başlıyorlar. Katılanların tamamlamak için sırasıyla 25 ve 17 saatleri var.

Kısa yarışlar olan 30K ve 13K yarışları Cumartesi 9:00’da aynı anda başlıyor. 30K, çanta ve bir takım zorunlu malzemeler taşımayı gerektiren bir parkur. İlk 10km’yi en kısa parkurla beraber koştuktan sonra orman içinden Kirazlıyayla ve Çobankaya mevkilerine gidiyor. Birazdan daha detaylı işleyeceğimiz üzere teknik patikalar, bozuk zemin ve dikkat gerektiren etapları var. 13K yarışı, bütün yarışların başladığı Kurbağa Kaya Teleferik istasyonundan volfram madenine giden toprak yolu izleyip, 2. Bölge pistlerini kesen servis yolundan birinci bölge otellerine ulaşıp asfalt yoldan varışa dönüyor. Malzeme taşımak zorunlu değil (cepli giysi veya ufak bel çantası öneririm) ve günü birlik dağ havası almak için ideal.

Ulaşım. Organizasyon Uludağ otelleri bölgesinde olduğu için, haliyle 1700 metre irtifada. Ulaşmak için 2 seçeneğiniz var: Karayoluyla dağa tırmanacaksınız veya Bursa’dan teleferikle 22 dakikada start alanı ve yarış merkezine tırmanacaksınız. Organizasyon Bursa Teleferik AŞ ile partner olduğu için yarışmacılar için ücretsiz teleferik seferi sunuldu. Bu gerçekten kolaylık.

Konaklama için Uludağ’da Temmuz ayında çok fazla konaklama seçeneği yok. Çoğu otel kapalı. Organizasyon Karina Otel ve Çobankaya’daki kamp alanı ile işbirliği yaparak konaklama seçeneklerini siteden sundu. Aynı zamanda Bursa merkezde birkaç tane daha ekonomik otel seçeneği sundu. Yarış başlangıç saatlerinden 2 saat önce teleferik seferleri (o güne özel) başladığı için aşağıda kalmak makul bir seçenekti.

Kit Dağıtımı Cuma gününden başladı. Yarışlardan önce erken saatlerde devam etti. Kurbağakaya Teleferik istasyonu bahçesinde 6000 Meydan olarak bilinen alanda kurulan çadırlarda yapıldı. Start – Finish tüneli, mini fuar da bu alandaydı. Cuma gündüz saatlerinde çok fazla kit alımı olmamış. Çoğu kişi gece geç ulaşmış, Bursalıların eğilimi de yarıştan önce almak olmuş. Cumartesi sabahı uzun sıra vardı. Ben Cuma öğleden sonra alana vardım ve 5-6 dakika içinde malzeme kontrol, evrak kontrol, numara teslim, kit çantası teslim sırasıyla (evet, evrak kontrol ilk yapılabilirdi) işlemi tamamladım. Haliç Üniversitesi ekibinin istatistik çalışması için ölçüm yaptırdım. Daha sonra alanda stantları dolaşıp tanıdıklarla sohbet ettim.

Kit içeriği oldukça zengindi. Sanırım her yarışta aynı kit dağıtıldı, 30K için şunlar verildi: Yarış t-shirtü, büzgü çanta, malzeme bırakmak için plastik emanet çantası, 1 çok amaçlı bandana (buff tipi), alın bandı, yüz bakım spreyi, ayak bakım kremi, Duracell pil, iki unlu atıştırmalık, bir çikolata,  bir züber, rejenerasyon ve yarış broşürleri. Sponsor paketi gerçekten güçlüydü. (Not: 100K ve 66K koşanlara varış noktasında ikinci bir t-shirt verildi. Bitirme madalyası her yarışta verildi.)

Son ayım plansız geçtiği için yarışa son gün kayıt oldum, konaklama planlamasını daha da geçe bıraktığım için yukarıda oda bulamayıp Bursa Setbaşı’nda bir oda tuttum. Önceki gün ve geceden kalan yorgunluk sebebiyle çok geç olmadan inmeye ve dinlenmeye karar verdim. Organizasyondan web sitesindeki bilgilerin güncelliğini koruduğunu öğrenince teknik toplantıyı beklemeden teleferikle aşağıya indim. Ertesi sabah neredeyse yarışa hazır şekilde yine teleferikle yukarı çıktım. Bursa’ya Çarşamba öğleden sonra gelmiştim. Cumartesiye kadar günde bir kereden, toplam dört kere Uludağ oteller bölgesine çıkmış oldum. Ne yapıyordum? Antrenman mı? Hayır, tamamen iş. 6 Ekim 2019 günü düzenleyeceğimiz 6. Eker I Run Yol Koşusu kapsamında ilki koşulacak maraton (42.2km) yarışının deneme koşusu ve tanıtım çekimleri için Aykut Çelikbaş, Fatih Topçu ve GoShots ekibiyle beraber keşif, koşu ve çekimler yaptık.

Burada hemen bir parantez açalım. Eker I Run Maratonu, nizami bir yol koşusu. Sadece biraz yokuş aşağı. Uludağ oteller bölgesindeki Kurbağa Kaya teleferik  istasyonu önünden başlayıp Bursa’ya, Nilüfer’deki Eker Meydan’a iniyor. 2230 metre iniyor, aralarda 550 metre tırmanıyor. Uludağ Milli Parkı’ndan çıktıktan sonra, az kullanılan Kirazlı Köyü – Tuzaklı Köyü yolunu kullanıyor. İlk geçişimden beri manzarasına hayran olduğum bu parkur, Türkiye’nin ilk yokuş aşağı iniş maratonu olacak. Dünyada da benzerleri arasında ikonik bir yeri olacağı, birkaç sene içinde popüler olacağına şüphem yok. Sevgili Aykut fikri ilk duyduğunda heyecanlanmıştı. Bu yıl ilk yarış 5. Kez başlayacağı Spartathlon yarışından bir hafta sonra olduğu için yarışmacı olarak katılamayacak. Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından ölçümü yapılmış parkurun ilk koşusunu yapmak için ondan daha uygun kimse olamazdı. Sağ olsun görüşlerini paylaştı. https://www.instagram.com/p/B0ESnSGhz8S/

Koşuların tamamını Fatih Topçu (asladurma) vlog olarak paylaştı. https://ekerkosu.com/tr/haber/eker-I-run-maratonu-deneme-kosusu

Uludağ Ultra yarış sabahına dönelim. Yatmadan önce çantamı, giyeceklerimi, yiyeceklerimi hazırlayıp, göğüs numaram üstüne eğim profilini, KN’leri ve mesafeleri yazdım. Normalde kendime geçiş zamanı tahmin ve hedefleri de çizerim, bu sefer yapmadım. Yarışı daha önce koşmamıştım, zeminin yer yer çok bozuk olduğunu duymuştum. Hedef yarışım değildi, hatta B seviye olarak bile konumlandırmadım. Fiziksel olarak hazır hissetmediğiniz bir yarışı yarış gibi koşmanın faydadan çok zarar getireceğine inanıyorum. Kapadokya yolunda beni antrenman hevesiyle doldurmasını umduğum, yarış havası teneffüs etmek istediğim bir deneyim olsun istediğim için strateji ve amaç basitçe belirlendi: Yarışa temkinli başlayıp tutunabildiğim yerde devam etmek, koşmaktan tekrar keyif almak, dönüşte antrenmanlara asılmak.

Kahvaltısı olmayan bir otel seçtiğim için meyvemi yiyip karşı fırından geleneksel Bursa tahinli pidesini alarak bir taksi-dolmuş ile teleferiğe çıktım. Koca pide 22 dakikalık yukarı sürüşte sabırsızca yendi.

Daha sonra Caribou Coffee’den bir kısa kahve alarak tek başına içerek sabah ritüelini tamamladım. Normalde çoğu sabah olduğu gibi yarış sabahları da yumurtalı tereyağlı kahvaltı ederim. Yıllardır ilk kez yumurtasız bir yarışa başlayacağımı fark ettim. Olumsuz çağrışımlar yapmaması için bu hafta yeterince yumurta yediğimi düşünerek konuyu değiştirdim.

Yarışlarda beni besleyen şeylerin başında insanlarla karşılaşıp sohbet etmek geliyor. Yarıştan yarışa, koşudan koşuya gördüğünüz insanların bir kısmıyla ne kadar samimi bir iletişim kuruyorsunuz. Kısa sohbetler, geçen zamanı özetlemeler. Yılda 10-12 yarışta organizasyon telaşıyla dolaştığım için çalışmadığım yarışlar bu sebeple daha kıymetli.

Yarışın başlangıç tüneli starttan on dakika önce fazlasıyla kalabalıktı. Türkiye’de herkesin kendi hızından bağımsız olarak en önde çıkış alma isteği (egosu?) bence bir araştırma konusu olabilir. Yarış saatinde (09:00) başlayamadı, protokol katılımı için 15 dakika kadar beklendi. Büyükşehir Belediye Başkanı geldiğinde yarışmacıların bir kısmı ıslıkla protesto ettiler ki, bence bu yanlışa yanlışla cevap vermekten öte değildi. Sonunda işaret verildi, koşu başladı.

İkinci bölge otelleri önündeki asfalt yoldan inerken bizi bir sürpriz bekliyordu. Yan otelde kamp yapan Geleceğin yıldızları öğrencileri ve eğitmenleri yolun iki kenarına dizilmiş çak çak yaptı. Orman yolundan eski volfram madenine doğru giderken bir sürpriz müzik grubu da Uludağ Premium klasik müzik üçlüsü olarak karşımıza çıktı. Özellikle 13K koşucuları tarafından beğenildiğini tahmin ediyorum. Orman 2. Kilometrede bittiğinde toprak yolda yükselerek oteller bölgesi çanağını görmeye başladık. Yarışın en yüksek rakımını aştıktan sonra volfram yol sapağındaki istasyona alçaldık. Yarışın 6. Kilometresinde bu noktada sadece su vardı.

Aynı yol kayak pistlerinin altından yan geçerek birinci oteller bölgesine ulaştırdı bizi. Yarışın başındaki bu hızlı ve kolay etapta 2 kere tökezledim, bir kere taklalı düştüm. Bugün sakin gitmek lazım. Vücut ve zihin aynı koordinasyonda değil. Ayağımı yerden ne kadar kaldırdığımı, nereye indirdiğimi hissedemiyorum. Takladan sonraki 2 km sakin kalıp hasar kontrolü yaptım. Kanamalar durdu, acı yok. Otellere vardığımızda 13Kcılar sağa aşağıya biz ise sola sırt üstüne giderken kendime gayret verdim.

Bu noktada hafızamda en çok kalan sıkılmış bir halde yokuş yukarı yürüyen Ersavaş’ın konuyu makaraya sarmasıydı. Neyse ki 200m yukarıda 20 metre arkamdan seslenip geçtiğim patika girişine dönmemi sağladı. (Editör Notu: Başarını bana borçlusun, uyarmasam İznik’e doğru gidiyordun lokomotif gibi.)

Böylece 12. Kilometrede toprak yoldan çıktık, patikaya girdik. Yarış başladı.

“Ultra” ve/veya “trail” tanımlamalarını kullanan yarışlarının başlarında yolda (asfalt veya toprak) uzun etaplar olunca, patikaya girdiğimde çocuk gibi seviniyorum. Bence “trail” yani patika yarışı, arabanın gidemediği yollarda koşulduğunda ruhuna uygun. Uludağ Ultra Trail 30K (duyduklarımıza göre 100K ve 66K) da bunu gayet güzel sağlıyor.

Patikanın başı beli belirsiz bir iz takip ediyordu. Eski hayvancılık patikaları kullanılmaya kullanılmaya kaybolmuş gibi. İşaretleme oldukça yoğundu. Böyle zamanlarda işaretlerin yoğunluğu azaldığında insanın kısa tereddütleri oluyor ve frene basıyor. Bir süre sonra ufak bir grup halinde koşmaya başladık. Çok çift göz tek çiftten iyidir. Yokuş aşağı etaplarda ben hızlansam da işaret kaçırıp grupla veya başka bir grupla toplaşmayı hep başardım.

https://www.youtube.com/watch?v=eGkEMuhLG9o
Uludağ Ultra Trail 2019, 30K, 13.km

Patikanın belirsiz etapları eski orman kesim yollarıyla birleşerek, tanıtım görsellerindeki dere geçişleriyle devam etti. Bu bölümde inişlerin bir kısmı toprak üstü gevşek taşlarla zorlu. Düz ve eğim profilinde anlaşılmayan inişli-çıkışlı etaplar büyük ölçüde çam ormanı altında kozalak ve dal kaplı kahverengi toprak. Taş olmayan etaplar oldukça hızlı koşmaya müsait, ama işaretler benim için konsantrasyon gerektirdi.

Kirazlı Yayla kontrol noktasına vardığımda 17,5km geride kalmıştı. Yarışın ortasına geldik dedi ama saate bakmadım. Su doldurdum, 2-3 parça peynir ve çeyrek avuç tuzlu fıstık atıp devam ettim. 15 dakika sonra karnım acıktığında kendi kendimi sorgulamaya başladım. “Neden 30sn daha durup bir bardak kola içmedim? Azıcık ekmek, daha fazla peynir ve fıstık yemedin Caner?”  Bunlar hep yarış eksikliği, yarışa zihinsel olarak hazırlık eksiği.

Buralarda İzmir Ege Maraton’dan Bülent ile yan yana geldik. Benzer hızda, benzer tereddütlerle koştuğumuz için sohbetli bir yoldaşlık ile devam ettik. Son 2km’de işaretleri kaybedip farklı yerlerde arayıncaya kadar beraberdik.

Yarışın arazisi kabaca dörde ayırıyorum:

  1. İlk 12km koşulan toprak yol
  2. 12-17,5km arası tökezleme riski yüksek, gevşek taş ve kozalaklı patika ve eski yollar
  3. 17,5-22km arazında, Kirazlıyayla -Sarıalan etabı. Orman kesim yolları ve belirgin patikaların birleşimi.
  4. 22-30km arasında, Sarıalan sonrası düzlük – Çobankaya dere geçişi – varış arası. Burası zemin olarak önceki etaba benzer, zaman zaman büyük açıklıklarda, çayırlarda koştuğunuz, kısa teknik tek kişilik (single track) patikalar içeren bölüm. Dördüncü bölümün bir diğer özelliği işaretleme karakterinin çok belirgin değiştiğini düşünmem. Gelecek yıllarda sap veya bambu çubuklar kullanılacağını düşünüyorum.

Yarışın 25.km’si gibi bacaklarımda ağırlık arttı. Birkaç haftanın birikmiş uykusuzluğu ile önceki aya göre %50’den daha az koşmuş olmak birleşip beni daha yavaş ilerlemeye zorluyordu. Gruba tutunmaya çalışırken kısa, yer yer dik inişlerde nefes alarak devam ettik. 26km civarında dere yatağındaki geçiş kontrol noktasını geçip eve doğru tırmanmaya başladık.

Son 4km’nin resmi eğim grafiği, yarışın tablosundaki verileri göstermiyordu. Dikkatimi şu çekmişti: İlk KN’a 6km’de 341m tırmanış, 115m iniş gösteren grafik ile son 4km’de 190m tırmanış, 50m iniş gösteren grafik aynı detay göstermiyordu. Son 4km’de, grafiğin toleransı içinde hiç görünmeyen birçok in-çık olması muhtemeldi. İznik Ultra parkurunda Narlıca-Müşküle arası gibi.  Yarış daha koşulmadığı için zemini tahmin etmeye çalışmamıştım, her koşulda yavaş bir son 4km olmalıydı. Nitekim öyle oldu. Hatta 1,5km’si gayet keyifli bir dar patika – single track etabı sundu. Keşke bacaklarımda biraz daha derman olsa diye hayıflanırken iyi ki bir uzun parkuru koşmadığım için de tebrik ediyordum kendimi.

Varışa yaklaştığımızı orman içinde pikniğe çıkanlar, bize su meyve teklif eden yarışmayan dostlar görünce iyice anladık. Son gayretle 3 kişi bir açıklık geçip karşı tepecikteki piknikçilere tırmanırken (en önde ben vardım tabii ki de) işaretlerin kaybolduğunu fark ettik. Cihan ve ben sağa bakınırken Bülent sol tarafa doğru baktı. Benim ki yanlış seçimmiş. (Editör Notu: Böyle güzel işaretli parkurda sizi yanlış tercihlere böylesine itecek kadar konsantrasyonunuzu bozan neydi acaba Caner bey?) Suunto izimden http://www.movescount.com/moves/move297959036 daha sonra baktığım üzere orada 3-4 dakika kaybettim. Doğru izi bulduğumda arkadan gelenlerin geçmesine izin verirken onlara laf yetiştirmeyi de ihmal etmedim.

Varış çizgisini geçince ahşap madalyam boynuma takıldı. Su, Eker meyveli yoğurt, içeceklerden oluşan bitirme paketini alıp çorba – makarna standına gittim. Etkinlik alanında çantalarıma ulaşıp kendimle bir tür piknik yaptım. 6000 Meydan ekibi Dj ve hafif canlı müzik ile alanı sürekli keyifli tuttu.

Caner 03:25:36 (E.Genel 13/189, Kat. 4/70)


2017 yılı Uludağ Ultra Team Run.Bo yarış raporu


Team Run.Bo Bike’den yarışa özel samimi hissiyatlar/itirafname:

2017 yılındaki organizasyonda yine kısa mesafesini (25K) koşmuş biri olarak parkurdan muazzam keyif almıştım. Bu yıl bunun üzerinde bir beklentiyle geldim Uludağ’a. Start ve finiş 2. bölgeye alınmıştı, doğal olarak dağ parkuru beklentisi vardı. Uzun mesafe yarışların zorluk seviyesinin kısasını bekleyerek start aldım. Beklediğim dağ bana bir türlü gelmedi, gelmedikçe mental olarak motive olmakta çok zorlandım… Bu da bir tecrübe tabii ki. Yarışla birlikte akamadım. Zihnimi meşgul edemedim.. Zeminin daha sert olacağını hayal ederek yanlış ayakkabı tercihi yapmış olduğum için kalçama saplanan ağrılarla birlikte sürünerek geldim finişe. Ağrılarım hazır unutturmadan, kendime not olsun diye de yazayım. Seneye 66K parkurunu, kendi limitlerimi zorlamak için denemek isterim. Aradığım parkur oradaymış meğer… Başka kimler eşlik eder bana? Elleri görelim?

RUN.BO Sonuçlar:

30K (+1050m)
Bike      04:49:47 (K.Genel 17/47, Kat. 6/14) 
Cem Ar. 04:18:05 (E.Genel 69/189, Kat. 30/70)
Ersavaş 03:42:36 (E.Genel 22/189, Kat. 11/70)
Savaş 03:42:32 (E.Genel 21/189, Kat. 10/70)
Selman 04:13:10 (E.Genel 64/189, Kat. 28/88)


https://www.instagram.com/p/B0L-CfOhYqC/