Frig Ultra 2019

Frig Ultra, 54K – 21.09.2019
http://frigultra.org/
Yazan Run.BO: Cem Arıtürk

5. ayın sonuna geldim. 30K mesafeyi rahat ve sorunsuz koşar durumdayım ancak bu 3 sene önceki halime yaklaşamıyor bile. İçimde eritemediğim bir kaygı var. Çekmeköy 45K gece yarışında geçirdiğim ITP, sonrasındaki süreç ve psikolojik olarak gözümde büyüyen 45K üstü mesafe. Ancak bildiğim tek şey var ki bunu yenmeliyim ve bunu tek başıma yenmeliyim ki temel sapasağlam olsun.

Team Run.Bo’nun geri dönüşümdeki motivasyonunu yadsıyamam, her biri teker teker ve ekip olarak hep destek oldular. Bu hali görünce takımın kuruluş amacına ne kadar bağlı kaldığını hissediyorum ve mutlu oluyorum. Küçük, kendi halinde, kaliteli ve hep nitelik peşinde koşan bir grup koşucuyuz hepimiz. Bir yanı ile çocukluğumdaki TV dizisi “A Takımı”na benzetiyorum bizi; herkesin kendine has bir özelliği var ve herkes birleşince “Voltran” ortaya çıkıyor. İşte bu bile tekrar koşmak için motivasyon.

Yarış takvimini kontrol ediyorum. Kendimle olan savaşımı, kendime verdiğim Kapadokya 63K sözünü kamusallaştırarak başlatmıştım ancak bu savaşta galip gelebilmem için antrenman ihtiyacım var. UTMB haftasının hemen ertesinde tüm takım dinlenmede, nekahatte ve şans da bu ki Frig Vadi’sinde, Kapadokya coğrafyasına çok benzer bir coğrafyada iyi bir antrenman olabilecek bir yarış var; LimitSensin organizasyonundaki Frig Ultra’nın 54K kategorisi. O da ne hem de 2 ITRA puanı, o da balın yanındaki kaymak gibi. Tüm takım dinlenmede olacağı için ben de fiziken yalnız olacağım; Savaş 22K ya katılıyor ancak sanırım yarışın sonunda görüşebileceğiz. Tüm şartlar istediğim gibi ve start verilsin o zaman.

Kaydı aylar öncesinden yapıp (henüz 30K bile koşmamışken) otobüs biletini ve konaklamayı yarışa sadece 2 hafta kala ayarladım. Cuma sabahı yola çıkıp, Cumartesi sabahı yarışıp akşam da dönecektim; tam bir vur-kaç. Çanta ve yarış malzemelerini hazırlayıp Cuma sabahı 05:00 otobüsü ile yola çıktım. Bilecik ve Kütahya’daki jandarma kontrollerinin, otobüsler için rutin olduğunu öğrenene kadar şaşkındım. 12:45’te Afyon Otogar’a ve 13:00’da otele ulaştım. Afyon Otogar da organizasyon oteli NG Afyon da oldukça gelişmiş ve güzel mekanlar.

Otelin hemen girişindeki bahçede kurulmuş LimitSensin ve sponsor standları. Eşyaları odaya yerleştirip biraz dinlendikten sonra kaydımı tamamlamak için aşağı iniyorum. Henüz kimsecikler yok, sadece 2 koşucu daha var benden başka. Kaydımı tamamlıyorum, 768 göğüs numarası benim. Maalesef zorunlu malzeme kontrolü lakayıt; “o da vardır, bu da vardır” ile geçiştirilen bir kontrol. Odada unuttuğum sağlık raporumu bile görmeden işaretliyorlar; maalesef kanıksamaya başladığımız sahneler. Ortalık henüz boş olunca işim 5 dakikada bitiyor, dolaşıp bakınabileceğim sadece 2 stant var, yetersiz ama yarış için eksik malzemesi olanların her türlü ihtiyacını karşılayabilecek çeşitlilikte ürün var (bir Türkiye gerçeği, her yarışta yüzümüze çarpıyor, serin bir rüzgar gibi). Saat henüz 14:30; bir şeyler yiyorum ve dinlenmeye çekiliyorum. Arada Team Run.Bo’dan parkur ile ilgili taktikler alıyorum, Ersavaş ile konuşup üzerimdeki gerginliği azaltıyorum.

Saat 19:30 civarı toplantı ve makarna partisi için aşağı iniyorum. Ortam keyifli ve kalabalık, 40 dakikalık teknik toplantıda detaylar anlatılıyor, zorunlu malzeme bardak opsiyonel hale geliveriyor bir anda toplantıda, plastik şişe olacak CP’lerde deniyor. Çöp konusunda hassasiyet had safhada, 2 kişi tarafından şikayet edilen çöp atıcılar diskalifiye edilecekmiş deniyor. 54K parkurunda 5 gün önce yapılan nüans değişiklikler var deniyor ve apar topar yeni haritayı indirip telefona yüklüyorum. Gayet detaylı bir toplantı. Makarna partisine geçiyorum. Keyifle 4 çeşit makarnanın hepsinden tadarak karnımı doyuruyorum ve hiç oyalanmadan odama çıkıyorum. Sabah çantamı da emanete bırakacağım, bu yüzden hem yarış ekipmanını hazırlıyorum hem de çantamı. Artık uyumaya hazırım.

Saat 04:45’te telefonun alarmı ile uyanıyorum. Sanki hiç uyumamışım; heyecan hala boynumda bir kolye gibi boğazımı düğümlüyor. Kalkıp hemen hazırlanıyorum. Çanta, sular, jeller, yiyecekler, ilk yardım çantası, acil durum battaniyesi, yedek t-shirt, yağmurluk, buff, telefon, GoPro, olips’lerim, tuz tabletleri ve ağrı kesicilerim; gözlüğü ve peçeteleri de aldım mı tamam, hazırım! Kahvaltıda rutini bozmak yok; peynir, zeytin, haşlanmış yumurta, domates, zeytinyağı, bal-kaymak ve 2 dilim köy ekmeği. 2 fincan da kahve, kafein iyidir. Çantayı resepsiyona verip transfer minibüsüne biniyorum.

Heyecanım geçti gibi sanki. 30 dk içinde Ayazini Metropolisi’ne ulaşıyoruz. Hava serin, rüzgar yok ama sanırım etraftaki tepecikler olmasa esecek. “Doğaya Dönüş Kampı” nedeni ile etrafta çadırlar var. Gözleme, bazlama yapan köylüler de bir köşeye yerleşmiş. Kayıt stantları kurulmuş ve geç kayıtlar yapılıyor. Drop-bag’i bırakıyorum; son bir kontrol için çantanın ceplerini karıştırıyorum; tuzlar ve ilaçlar yok! Oraya buraya bakıyorum, maalesef yok, düşürmüş olmalıyım; hafif bir endişe ama yapacak bir şey yok, terim tuzlu ne de olsa 😊

Isınma, esneme ve 5 4 3 2 1 start!

Gönüllülerin alkışları arasında Ayazini Metropolisi’nden Ayazini Köyü’ne doğru giriyoruz. İçimdeki heyecan enerjiye dönüşüyor. Önden kopup giden ekibin arkasındaki 2. Grupla koşuyorum. Köyde evlerinin balkonlarından köylüler el sallayıp uğurluyorlar bizi. Köyden çıkıyoruz. Ormanlık bir alandan tırmanarak 4K’daki ilk CP’ye, Avdalaz Kalesi’ne nasıl geldiğimizi anlamıyorum bile. CP’de sürpriz çok; kahvaltı edememişler için bazlama bile var; hem de köylülerin elinden taze taze. Tuz ihtiyacım olursa diye, biraz cips ve biraz çizi alıp çantama koyuyorum, iyi ki kilitli poşeti almışım yanıma. Vadi içinde ilerlemeye devam ediyorum. Rüzgar sertleşmeye başladı ve üşüyorum. Yağmurluğu giyiyorum. Etraftaki tepeler yer yer rüzgarı kesiyor, terliyorum; koridorlar oluşunca esiyor, üşüyorum. Yağmurluk da çantaya girip çıkıyor. En sonunda çıkarmamak üzere giyiyorum. 14-15 derece bir hava olduğu için çok terlemiyorum da nasıl olsa. Etrafta peri bacaları ve koca koca kayaların arasından geçerek 2. Ve 3. CP’leri de geçiyorum. 10K’daki otoyol geçişinde jandarmalar nöbette ve trafiği kontrol ediyorlar. Her şey yolunda. 12K’dayım. Alışık olduğum üzere 5. K’larda (5-15-25 …) bir olips atıyorum ağzıma, olips bittikten (yaklaşık 4-5K sürüyor bitmesi) hemen sonra yarım/tam jel yiyorum (tüm yarış boyunca aynı rutin devam ediyor). Tuzum yok ama henüz ihtiyacım da yok, hem jellerin bir kısmı elektrolitli. Su dengesini sağlamak zaten alıştığım ve benim için kolay bir süreç.

12K’dan çıkıyorum. Beraber koştuğum kişi sayısı azaldı. Yaklaşık 6:00-6:15 pace ortalama ile koşuyorum ve ortalarda olduğumu tahmin ediyorum. Manzaralar muhteşem, kah peri bacaları kah uçsuz bucaksız yaylalar kah antik kent kalıntıları. Etrafta otlayan inekler, koyunlar, keçiler ve çıngırakla onları toplamaya çalışan çobanların eforu da cabası. 20K CP’sine nasıl vardığımı anlamıyorum. Bu 4. CP Bayramali Köyü içinde. Tuzlu gıdaları takviye ediyorum. Çeyrek limon, bir bardak su ve biraz kuru elma ile yarım züber; .ok zaman kaybetmeden yola devam. CP’de beraber olduğum 6-7 kişi CP çıkışı bir anda dağılıveriyor. Görüş alanımda sadece 1 kişi var. Bir sonraki CP 30K’da ve aklımda tuz sorusu…

10K kendiliğinden sorunsuz akıyor, manzara hala muhteşem. Hava ısınıyor, 20 derece civarı ve rüzgar diniyor, yağmurluğumu bir daha 40K’da giymek üzere çıkarıyorum. Her şey yolunda, gayet keyifli. Doğayı, kuş seslerini, meltemle hışırdayan otların sesini dinliyorum. Uzaklardan çoban köpeklerini havlamaları geliyor. Önce Emre Gölü ve sonra Üçlerkayası göleti, sağımızda manzarayı koyu maviye boyuyor. 30K CP’sine (Üçlerkayası) de 6:00-6:30 arası pace ile geliyorum. Buradan sonrası için tedirginim. Hem tuzsuzum da. 5. CP’de de çok zaman harcamıyorum, bir sonraki 43K’da. Sularımı doldurup, tazelenmek için biraz bekleyip tuzlu bir şeyler atıştırarak çıkıyorum yola.

Zemin yavaş yavaş kumlanmaya başlıyor, şimdiye kadarki sert toprak zemini aratacak gibi. Aralarda sert toprak-kum değişimleri bacaklarımı yoruyor; yapacak bir şey yok. Zaman hızlanıyor mesafeler uzuyor sanki. Adımlarım sünüyor gibi. Tuzsuzluktan mı tedirginliği ile terimi yalıyorum sürekli. 38K civarı midemde bir kıpırdanma; bulantı başlıyor. Yavaşlıyorum, yetmiyor yürümeye başlıyorum. Arada toplam 500 m mesafe ile önlü arkalı gittiğimiz gruptan 6-7 kişi geçiyor beni, moralim bozuluyor biraz ama yapacak bir şey yok gibi. Koşmayı deniyorum; 500 m sonra yine bulantı. Suyum da azalmaya başlıyor ve CP’ye 6K var. Tekrar yürümeye başlıyorum. Önümdeki 1K’yı kendimi dinlendirerek ve tuzlu bir şeyler yiyerek geçiriyorum. Tekrar denemek için koşmaya başlıyorum, bulantı tedirginliğinden 750 m koşup 750 m hızlı yürüyorum. Bir sonraki 3K boyunca adını bilmediğim birileri ile tempomu uydurup sohbet ederek devam ediyorum ve o gelmek bilmeyen CP, tepenin etrafından döner dönmez uzakta bir serap gibi görünüyor. 6. CP ve burada 5 dk dinleneceğim. Şanslıyım kola da var. 2 bardak kola, biraz tuzlu gıda, yarım muz.

“Bir sonraki CP kaçıncı km.de” soruma cevap geliyor “5K sonra. Bundan sonrası rahat, rampa kalmadı, bir de yol geçişiniz var o kadar.” Teşekkür edip dinlendikten sonra yola devam. İlk CP sonrası jandarmaların kestiği yol geçişini bu kez otoyolun altındaki bir geçitten yapıyoruz. Yüksek çalılık, alçak ağaçların arasında 3-4. Hafif tırmanış ve kayalık bir zemine geldim yine. Oh, bundan sonrası iniş gibi. Ara ara yavaşlayıp yürüyorum, hem mide tedirginliğinden hem de sağ ayak baş parmağımda inceden bir sızı. Asfalt yol geçişine geliyorum. “O da ne öyle, birileri bizim Team Run.Bo t-shirtünü taklit etmiş!” Yaklaşıyorum, tshirt taklit değilmiş, sahibi de Savaş’mış.

Bir nevi dönüm noktası oluyor benim için. 500 m eşlik ediyorum onlara, sohbet-selfie derken hızlanmaya karar veriyorum. Asfalt yoldan ilerliyorum, 500m sonra Denizli’den Ramazan Ulam’a denk geliyorum (zihin toplamış, ismi hatırlıyorum 😊). Finişe kadar beraber koşacağız ama henüz bilmiyoruz. Başlıyoruz sohbete, ara ara hızlı yürüyüş ara ara hafif koşma. 51K’da henüz CP olmadığına hayıflanıyoruz. Bakıyoruz ki iniş başladı, yürümeyi bırakıyoruz. 7. CP’yi 52K’da buluyoruz. Kuru meyve, lokum, su ikramını nazikçe geri çevirip asfalt yolun bittiği yerden son 1,5K için vadiye giriyoruz. Vadi içinde nefessiz bir şekilde ilerliyoruz ve Ayazini Metropolisi’ne sabah çıktığımız yerin aksi yönünden giriyoruz. 200 m sonra ise finiş çizgisini geçiyoruz.

Madalya, Red Bull, soda, tavuk pilav derken Savaş da geliyor (22K koşmuştu). Telefonu açıyorum, Team Run.Bo’dan haber akışı yağmur gibi ve kesin bilgi Ersavaş’tan geliyor “Cem bitirmiş” 😊 Bike de skoru bildiriyor “6:32”. Sonrası bayram havası-festival.


Detaylar
Organizasyon: Mütevazi ancak kesinlikle çok keyifli. Bir kez daha olsa koşarım. Teknik toplantı, makarna partisi çok iyi. Sabah erken kahvaltı, normal kahvaltı ile aynı. Transfer sorunsuz ve yarış alanı organizasyonu yeterli seviyede. Finiş organizasyonları, ikramları da gayet yeterli. Koşu sonrası otelde SPA kullanımı süper. Erken ayrıldığım için madalya törenine katılmadığım içim yorumsuz kalacağım.

Yarış Kiti: Tshirt yerine atlet, kişisel tercihim olmasa da değişiklik olması açısından iyi. Kuru meyve, avokado yağı ve limitsensin stickerları bir bez çanta içinde. Sponsor sorunumuz devam ettikçe yarış kitindeki olumsuzlukları tartışmanın çok de yerinde olmayacağını düşünüyorum.

Kayıt Alanı-Kayıt: Bir adet kayıt masası ve 3 adet ürün stant vardı. Az ama ülkemiz şartların göre değerlendirmek lazım. Malzeme eksiği olanın, eksiklerini ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği her ürün vardı diyebilirim. Kayıt konusundaki tek ve en büyük eleştirim zorunlu malzeme kontrolü. Zorunlu malzeme kontrolü yoktu diyebilirim. Bunun dışında zorunlu malzemelerin, yarış öncesinde esnasında esnetilmesi yanlış bir yaklaşım. Örneğin, CP’lerde bardak olmayacağının söylenip son toplantıda değişikliğe gidilmesi üzücü.

CP organizasyonu: Son CP haricindekiler şaşmadı. CP gıdaları yeterli, tuzlu ve tatlı yiyecek vardı ancak 6. CP haricinde tek içecek su idi (Kola veya soda olması beklenir). 1. ve 6. CP’deki bazlama-gözleme sürprizi çok hoştu. CP’lerdeki karton bardak ve plastik şişe kullanımına kesinlikle karşıyım.

Yönlendirme işaretleme: Kesinlikle sorunsuzdu. Kritik noktalarda “Sapanca Ultra” bayrakları ile yönlendirmeler vardı.


Cem’in gözünden Frig Ultra

RUN.BO Sonuçlar:
Frig Ultra (54K, +1000m)
Cem Arıtürk     06:32:20 (Genel 63/118, Kat. 25/48)
Göynüş Kral Yolu Koşusu (22K, +450m)
Savaş    04:22:37 (Genel 167/175, Kat. 50/55)


Frig Ultra 2016 organizasyonu ile ilgili yazımız için tıklayın.