Taurus Mountain Marathon 2022

Alanya UT yarış raporumuzu bu yıl 2 farklı kişi kaleme aldı.

Oğuzhan Emre Singer ve Aykut Ceylan.

Oğuzhan Emre Singer, muazzam bir sporcu. Kendisini tanımadan ve hikayesini bilmeden önce bile uyandırdığı his; saygı, saygı, saygı. Bir insan hobi olarak yaptığı bir sporu nasıl ileriye taşır, capcanlı örneği. Her yarışta nerdeyse karşılaşır olduk, zaman geçtikçe kendisini daha skinny ve fit görüyoruz. 😊 Emre ile ilgili ne hoşumuza gidiyor? Sürekli bir deneme hali var sanki, yaptığı her antrenmanın bir amacı, katıldığı her yarışın da bir sebebi var. Arkasında müthiş bir kadın 😊 ve disiplinli çalışma olmalı dedirtiyor. Hiçbir şeye, kimseye mesafeli değil gibi. Yol, patika, teknik. Her türlü kulvarda Emre’yi görüyoruz, hepsinde de ev ödevini yapmış, çok başarılı, çok iyi. Türkiye’de göreceğimiz nadir örneklerden bir tanesi bizce.

Emre, 2022’de elit başvurusu ile OCC’ye direkt katılma hakkı kazandı. Bu sayede, bir süredir mesafeli olduğu sosyal medyasını daha aktif kullanmaya da başladı. Yolculuğunu her hafta not düşüyor. Bu tarz paylaşımlar, koşucu sayısı artsa da hala çok sınırlı, Emre gibi birinin klavyesinden okumak da ayrı kıymetli.

Emre belki hatırlamaz, 2019’da ilk kez katıldığı Alanya UT finişi hale gözümüzün önünde. Bu ne biçim yarış, bitmedi diye tükenmiş olarak gelişi, Emre’ye bunu yapan parkur bize ne yapmaz ki dedirtmişti 😊 Bu yıl parkuru ve zorluğunu çok iyi bilerek ve sezon başından beri üst üste koştuğu 4. Yarışında çok formda geldi Alanya’ya. Önde müthiş bir kapışma oldu, biz ölümlüler de ancak raporundan okuyabiliyoruz ne olup bittiğini. 😊 Evet, merak edenleri keyifli bir okuma bekliyor. Yarışı bitirdiği hızda, tek solukta okuyacağınıza eminiz.

Aykut Ceylan ise bizim gibi ölümlü bir insan Alanya’yı koşarsa ne olur, onun aynasını sunuyor, pardon, sürünme hikayesini anlatıyor. Ahahahaaa…😊

Her 2 kalem de ayrı değerli, konuk yazar olarak Run.Bo’lar kervanına katıldıkları ve kan, ter ve gözyaşı içeren tecrübelerini paylaştıkları için çok teşekkür ederiz.

Team Run.BO


Taurus Mountain Marathon 48K, +2690m
02.04.2022 https://alanyaultra.com/
Konuk Yazar: Oğuzhan Emre Singer

İlk defa bir yarıştan bu kadar keyif aldım. Hatta yarış demek yanlış olur sadece zor bir oyundu. Umarım sizde yazıyı okurken keyif alırsınız. Başlamadan önce beni sayfada misafir eden Team RunBo’ya çok teşekkür ederim.

6. yaşındaki Alanya ultra için daha önce klasik raporlar yazıldı. Klasik bir yarış raporu yerine benim değerlendirmemi aşağıdaki gibi 4 kısımda aktarmaya çalışacağım.

  • Kısa bilgi
  • Yarışın hikayesi
  • Performans kritiği
  • Soru ve cevap

KISA BİLGİ

2 Nisan günü Alanya Ultra Trail’de Taurus dağ maratonu parkurunu koştum. 44 k uzunluğunda, 2300 m yükseklik kazanımlı teknik geçişleriyle koşucuya acımayan bir parkurdu. Çekişmeli ve eğlenceli geçen yarışı 5 saat 8 dakika sonunda 2. olarak bitirdim. Daha detaylı bilgi ve sonuçlara alanyaultratrail.com sitesinden bakabilirsiniz.

YARIŞIN HİKAYESİ

2019 yılında AUT (72k) parkurunu koştuğumdan parkur hakkında bilgim vardı. Start verildiği anda öne atıldım ve teknik çıkışa ilk girmek istedim. Amacım hem sert giriş yapmak hem de teknik parkurda trafiğe kalmamaktı. İlk giren olduktan sonra normal tempoma döndüm ve sakince çıkmaya başladım. Kale çıkışı ve inişinde risk almadan bitirdiğimde 5. sıradaydım. Asfalt yola çıkınca tekrar tempo yükselterek 2. olarak lunaparkın yanından yükselmeye başladım. 1. giden Hamidreza sürekli arkasına bakıyor birini bekliyor gibiydi. Teknik araziye girince Amir de beni geçerek Hamidreza’nın özlemini son buldurdu.

Yarışın hemen başı olmasına rağmen kafamda deli sorular belirmeye başladı. Yorgunluk mu? Hastalık mı? Sıcaklık mı? Stres mi? Yol uzun olduğundan daha bir çok mazeret buldum ama yazmaya değmez. İlk beslenme noktasına gelirken bırakmayı bile düşündüm. Ön grup gibi gidemiyordum arkamdan da hemen 2 kişi daha geliyordu. Bu fark büyür, benim günüm değilmiş gibi hissediyordum. Sonra destek ekibim karşılıyor, destek ekibi dediysek sıradan bir şey değil. Biri hayatımın destekçisi Pelin, diğeri idman arkadaşım Mehmet Tunçtürk. Farkın az olduğunu, önümdekilerin hiç durmadıklarını birinin de çok iyi durumda olmadığını söylüyorlar. Sakinliğimi koruyup su ve tuz tableti alıp yola devam ediyorum. 1. ve 2. beslenme noktası arası bir ara 5. liğe düşüyorum. Tamam diyorum bu sefer bırakayım. Teknik arazide beni geçen Levgen (yarışı 8. bitirdi) ve Roman (yarışı 4. bitirdi) uçuyorlar bense arkadan bakıyorum. Bir ara teknik çıkış bitip koşulabilir eğim başlayınca yetişip tekrar 3. lüğü alıyorum. 3. beslenme noktasına geldiğimde Pelin’e “bugün iyi olmadığımı, bacaklarımın akmadığını” söylüyorum. Pelin, farkın açılmadığı, ön grubun hiç durmadan geçtiğini, yakalayabileceğimi söyleyince yine bir gaz beslenme noktasından çıkmış bulundum. 4. beslenme noktasına giderken tamamen benim hatamla 3 kere işaret kaçırdım. Bu demek oluyor ki kafa olarak dağılmak üzereyim ve telefonu çıkartıp Pelini arıyorum ve aşağıdaki diyalog gerçekleşiyor.

– E: Artık tüm tuşlara basma zamanı
– P: Anlamıyorum ne diyorsun
– E: Ayakkabı değiştireceğim

4. beslenme noktasına geldiğimde fark 5 dk. ve 3. Sıradayım. Hızlı bir ayakkabı değişikliği kendine özgüven konuşması “Şimdi yakalayacağım”. Sulukları alıp çıkıyorum, inmeye başlıyorum süper hissediyorum çok geçmeden Hamidreza’yı görüyorum, moralleniyorum, farkı tahmin ettiğimden hızlı kapatıyorum. Tamam diyorum Amir de çok uzakta olamaz. 5. Beslenme noktasına bizimkiler daha gelememiş, yarış görevlisine Amir’i soruyorum, 1 dk. oldu diyor (3 dk.’dan biraz fazla). 1 dk. mesafe 250 m civarı yapar ki,  Amir gözükmüyor. O an yarış görevlisinin yanlış yönlendirdiğini, farkın biraz daha fazla olduğunu anlıyorum. Sulukları tekrar yenileyip yola çıkıyorum. Beslenme noktasından ayrıldığımda singletrack inişte trafik oluşuyor.  17k parkurundaki yarışmacılar ile karışıyoruz. Çok nazikler yol istediğim herkes direkt yol veriyor. Sonra asfalt yola çıkıyoruz bizimkileri görüyorum fark 50 sn. diyor eşim. Tamam diyorum bu iş bitti kazandım. Plaja girmeden Amir’i yakalıyorum ve onun “Maşallah”ı eşliğinde birinciliği alıyorum. Plaja belki 1 dk. önde başlıyorum. Kafamda Itra puanım yüksek gelmeyecek ama arka arkaya beşinci birinciliğim olacak diye seviniyorum.

O ne bir anda Amir yanımda beliriyor. Nasıl olur, daha neler artık derken önüme geçiyor, peşinden gitmeye çalışıyorum. Yapamıyorum, plaja gömülüyorum. Daha neler ya bir anda tepe taklak oldum. Güç vücudumdan çekiliyor, sanki telefonun bataryası gibi %25 iken direk kapanıyorum. Zaman tutuyorum 2 dk. 20 sn. önde bitiriyor plajı.

Normalde panik yapmadan devam etmem gerekir, ama benim batarya bitmiş. Oturuyorum ayakkabıyı çıkartıp, temizliyorum. Fırsat kaçtı diyorum, başlıyorum yavaş yavaş yürümeye. İleride 17k’da yarışan takım arkadaşıma yetişiyorum. Amir’in çok önce geçtiğini söylüyor, bende 2.liği kabulleniyorum. Arada bir arkamı kontrol ediyorum 2.likden de olmayayım diye ve finişe sohbet muhabbet ilerliyoruz, sanki idmandayız. Kale inişi başladıktan sonra bir uğultu kutlama Amir bitirdi diyorum, seviniyorum demek ki finişe az kalmış. Gidiyoruz bizim yol bitmiyor son 600/700 m kala arkadan bir patırtı geliyor, bir dönüyorum koşarak gelen var. Nereden çıktı bu deyip, tam gaz koşmaya başlıyorum. Tam güç giderken destek ekibinden Mehmet “Amir az önünde yürüyor, fark 1 dk. 10 sn. ama finişe 400 m var”. Daha neler ya 20 dk. önce kim bitirdi o zaman diye düşünüyorum (17k birincisiymiş), koşuyorum ama beyhude bir çaba Amir’den 47 sn. sonra gelerek 2. sırada yarışı bitiriyorum. Arkamdan koşanda 28k 1. siymiş. Koşmama gerek yokmuş ya da daha önce gelse belki 1.liğe beni götürebilirmiş.

PERFORMANS KRİTİĞİ

2. lik, hatta 1. lik performans anlamında iyi gözükse de aslında sıralama gelen ve gelmeyen sporculara bağlıdır. Yarışta finişe 1 dk. daha iyi gelseydim de inanın performans kritiğimi yaparken fikirlerim değişmeyecekti. Aşağıdaki yazdıklarımı da bu gözle okumanızı istiyorum.

Yarışa çıkmadan önce fiziksel olarak tam değildim. İdman verilerimde ve uyku düzenimde anormallikler vardı. Dinlenik nabzım standart 41’dir. Geç yemek yemediysem, alkol almadıysam, aşırı yorgun veya hasta değilsem hep 41 çıkar hatta çok dinleniksem 39 çıkar.

Yarış haftası iyi dinlendim ve düzenimi bozmadım ama aldığım nabız değerleri

Pazar 41
Pazartesi 45
Salı 42
Çarşamba 43
Perşembe 46
Cuma 46

İdman verisi olarak da istediğim rakamları göremiyordum. Hız ile nabız birbirine uymuyordu. Örnekleri ve karşılaştırmayı ekliyorum.

Şimdi buraya kadar tamam fiziksel olarak %100 değildim. Peki tek eksik bu muydu? Hayır başka etkenler de vardı. Denizde tatlısu balığı gibiydim. Ne nefes alabildim ne de ilerleyebildim. Benim idman grafiğim belli. En sert intervali @3.00’den yaparken en yavaş koşumu @6.00’nın altında yapmaya çalışıyorum. Antrenman yaptığım ormandaki şartlardan dolayı (en dik eğim 1,5 km uzunluğunda)  @7.00’ye düşüyor ve maksimum 10 dk. kalıyorum. Bu yarışın verilerinde genel ortalamam @6.55. Bu rakamdan asfalt geçişlerini, normal inişleri ve beslenme noktalarında durmaları çıkartınca teknik iniş ve çıkışlarda 3 saat @9.00’un üzerinde yol almışım. Ben bu hızın hiç idmanını yapmadım ki. Adım kadansı, vücudun posturu, ayak basma şekli her şey bambaşka. Bu zorluklar beni bir hayli yıprattı. Koşmak istiyordum ama bu parkurun dilinden anlamıyordum. Burada beni öne taşıyan tek şey ise idman hacmimdir. İdman tarzım sınıfta kalmıştır.

Performans konusunda artı olarak gördüğüm şey ise sıcak karşısında eskisi kadar çok etkilenmedim. Parkurda destek ekibinin de etkisiyle mental olarak çok dağılmadan, yarışa tutunabildim.

SORU VE CEVAP

Çeşitli kanallardan birçok soru geldi bazıları aynı ya da benzer sorulardı, hepsini aşağıda cevaplamaya çalıştım.

  • Ayakkabıyı neden değiştirdim.

Salomon Pulsar ile yarışa başladım. Pulsar melez bir ayakkabı olarak arazi ve yol zeminleri arasında konumlandırılmış. NİF Ultra’da hafifliğinden ve tepkisinden çok memnun kalmıştım. Bu yarışın ise teknik zemin geçişlerinde Pulsar ile rahat edemedim. Yedek olarak daha destekli Slab Ultra ve TNF fligt series vardı. TNF’yi fazla kullanma fırsatım olmadığı için Slab Ultra’yı tercih ettim. Keşke daha önce değiştirseydim.

  • Nasıl beslendim, kramp girdi mi?

İlk başta su, tuz hapı ve jel kullandım. İlave olarak muz tükettim. Yarışın ortalarında su yerini Cappy-Soda karışımı ya da Kola-Su karışımı aldı.

Toplamda :

4 litreye yakın sıvı (Su, Cappy, Cola, Soda)
10 adet civarı tuz hapı
7-8 adet jel
Muz, 1 dilim limon tükettim.

Kramp girmedi ama plaj sonunda bir an etraf karardı bir güç düşmesi oldu.

  • Teknik arazi için ekstra bir çalışma ya da güç idmanı yapıyor muyum?

Normalde zemini bozuk eğimi yüksek yerlere tırmanmaya çalışıyorum ama bu seneki kış, bize orman idmanı izin vermedi. Güçlenme için reformer pilates’e başladım (12 seans tamamladım).

  • Bu tür yarışlardan sonra bel, boyun, ayak bileği, kol ağrısı oluyor mu?

Zaman zaman hepsi oluyor. Bazen belim tutuluyor, hatta kitleniyor. Ayak bileğimin hareket kabiliyeti daralıyor. Bu tür ağrıların hepsini bende yaşıyorum. Bence elitler ve pro atletlerde de oluyordur.

  • Neleri farklı yapardım.

Yarıştan çok keyif aldığım için hiç bir şeyi değiştirmek istemem. Ama aynı keyfin garantisi verilirse, öncelikle farklı ayakkabı tercih ederdim. Ve tekrar tekrar öğrendim ki yarış, finiş çizgisinden geçmeden bitmiyor. Plaja girmeden 1. oldum diye sevinmekte hataydı, kale çıkışında 2. ci oldum diye kabullenmek de.

  • Yarışta tercih ettiğim ürünler

Saloman Slab Ultra ve Pulsar ayakkabı
Naked bel çantası
Nike AeroSwift kısa tayt
Nike Dri-Fit AeroSwift atlet
Garmin Fenix 6 saat

Yazmam konusundaki destekleriniz ve zaman ayırıp buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkürler.

Yarışın strava kaydı : https://strava.app.link/25JBH5a26ob/
Strava profilim : https://www.strava.com/athletes/11565914/

Oğuzhan Emre Singer kimdir?

1987 Eskişehir doğumluyum. Evliyim, inşaat mühendisiyim. Eskişehir’de yaşayıp amatör olarak koşuyorum. Çoğunuz gibi kilo vermek için koşuya başladım. Geçmişimde atletizm temeli yok ama üniversiteye kadar futbol alt yapılarında oynadım. Üniversitede azalan spor hayatım 2013’te evlilik ile dip noktaları gördü. 2014 yılında 93 kg üzerine çıkmam beni çözüm arayışına soktu. İlk olarak Nisan 2014’te 3-5 kilometre ile koşuyla tanıştım. Koştukça kilo verdim, verdikçe daha çok koştum. İlk yarışım 2014 New balance Eskişehir yarışında 10 kilometreydi. Sanırım 50 dk. civarında koş yürü koş şeklinde bitirmiştim. Şu an kayıtlı en iyi 10 km. Sürem ise 33 dk. 26 sn. 2014 yılından beri bir çok arazi ve yol yarışına katıldım 2022 yılı hedefim ise Fransa’da düzenlenen OCC yarışında iyi bir süre yakalayabilmek.


02.04.2022 https://alanyaultra.com/
Konuk Yazar: Aykut Ceylan

En son bu heyecanı yaşadığımda hayatımızda maske yoktu, mesafe denilen şey aracımızla gideceğimiz yere olan ölçü birimi ve temizlik ise imandan geliyordu. Sanırım hala öyle 🙂

2019 Mayısındaki Tahtalı ve Ekimindeki Kapadokya sonrası hayatımıza giren Covid19 her şeyi olduğu gibi yarış planlarımızı da etkilemişti. İptal olan yarışlar, ertelenen koşular ve kaybedilen motivasyon beni koşudan bir hayli uzaklaştırmıştı. Taa ki Alanya Ultra aklıma düşene kadar…

Zorluğu dillere destan olan Alanya Ultra’yı 2022 hedef yarışı olarak belirlemiştim. Yarışın tarihinin Nisan olması, hem ilkbahar olması açısından hem de yeni bir yer görme açısından beni heyecanlandırıyordu.

Kaydolduktan sonra hazırlıkları devam ettirdim. Sert eğimlerin olduğunu bilerek eğim antrenmanlarını arttırdım. Yarıştan bir gün önceye koyulan iş toplantım nedeniyle Kocaeli’ye gitmiş olmam ve cumartesi günü olan yarışa cuma gecesi 01:00’da gelecek olmam dışında pek bir problem yok gibiydi. Asıl problem buymuş da bomba patlamayı bekliyormuş 🙂

Yarış gecesi 01:00’de yattığım yataktan 04:15’te uyanmak zorundaydım. 06:30’da başlayacak yarış öncesi biraz kahvaltı ve psikolojik hazırlık yapmam gerekiyordu. Dinç uyanmış olmam ve içimde saçma sapan bir enerji olması pek de hayra alamet değilmiş. Kitimi alıp hızlı bir şekilde hazırlandıktan sonra başlangıçtaki yerimi aldım. Dostları görmek ve uzun bir yolculukta birbirimize yoldaşlık etmek harika gerçekten.

Yarış uluslararası olduğunda çok fazla yabancı koşucu var. Yerli arkadaşlarımızdan da iddialı olanları görüyorum. Neyse ki tek iddiam yarışı bitirmek olduğundan keyfime bakıyorum. O da ne. Çok konuştum yine. Yarış başlamış söylesenize!

Bu yarış birçok sekansıyla ünlü bir yarış. İlki karşımıza heybetli şekilde çıkıyor.
Kale tırmanışı…

Henüz 1 km olmadan 140 metre kazanım almış olmak bizi güzelce ısıtıyor.
Kale çok keyifli, tam da burada yazar önerisi: Arada arkaya bakıp manzarayı izlemeyi unutma. Öndekilerin acelesi var belli 🙂

Sert çıkışların sert de inişleri olduğunu bir daha görmüş oluyoruz. Yine denize seviyesine indiğimizde 2. kilometre bitiyordu. Çoğu bitti ahı kaldı. (Bilerek ah) Buradan sonra 2,5 km daha asfaltta gidiyoruz. Otel önüne çıkan turistler ve görevliler dışında çok da ses yok. Millet uyuyor. 4,5. km’ye geldiğimizde yavaş yavaş tırmanış başlıyor. Önce asfalt olan çıkış bir anda patikaya giriyor. Aman tanrım o ne öyle duvar mı o? Yok artık!

4,5-7 arasındaki 2,5 km’de 450 metre kazanım almak dışında sorun yok. Çıkıyoruz. Ama ne çıkmak. Neyse ki biz faniler burada yürüyoruz. Acelesi olan önden uçtu gitti bile. Manzarası güzel bir yerde verilen ilk CP molasında biraz nefes alıyoruz derken o da ne yine çıkıyoruz Allah’ım biz hep çıkıyoruz J Şaka şaka bunların hiçbiri sürpriz değildi. İlk CP’ye kadar hafif hafif yıpratan bir yarış olduğunu fark etmiş oluyorum. Beslenme önemli, ağza sık sık ama az az bir şeyler atmaya çalışıyorum. Enerjim hala aynı yataktan kalkmış gibi. Bakalım ne zaman patlayacağım!

Neyse ilk CP’den çıktıktan sonra yola çıkışla devam ediyoruz. Zemin yapısı buraya kadar çoğunlukla orta ve büyük taşlardan oluşuyor bu bizi yavaşlatıyor. (hayır, zemin normal olsa koşcan sanki de :))
İlk CP sonrası zemin biraz daha orman yolları, dar patikalar ve yumuşak toprağa dönüyor fakat devreye giren bir değişken var. Güneşe selam duralım!

2. CP 12. km’de, burada biraz su ve yemek yedekleme ile vakit geçiriyorum. Her şey yolunda gibi gibiyim. Buradan sonra hafif iniş hafif gibi görünen ama sert çıkışlarla yola devam diyorum. 21. km’ye gelirken yorgunluk kendini belli ediyor. Aykut’cum 3 saatlik uyku ile yarışa gitmek senin neyine canım?!

3. CP’de güzelce besleniyorum. Oradan sonra da biraz tırmanış olduğunu bilerek gelsin çorbalar gitsin makarnalar yemekler ayranlar. Ah be bi kahve olsa diyorum ama istediğim çekirdeği burada bulamam diye sormuyorum 🙂 Burada yarışı bırakan birkaç kişi görünce ulan yoksa ileride patlar mıyım diye endişe etmiyor değilim. Neyse buradan da çıkıyorum arkamdakilere son bir kez hüzünlü bir bakış atarak.

Allah’ım yine çıkıyorum. Sanki biraz yoruluyor muyum nedir? Uykum mu geldi? Başım dönmüyor canım abartma. Az daha çıktıktan sonra yorgunluk iyiden iyi kendini gösteriyor. 25. km ye geldiğimde yorgunluk tam anlamıyla kümbet gibi oturuyor bedenime. Evet, Aykut diyorum yarışın fiziksel kısmının sonuna geldik. Yayında ve yarışta emeği geçen herkese tebrikler. Kafamda çalan Squid Game müziği ve mental olarak yeni bir yarışa başladım. 25 ile 29 arasındaki total 400 metre veren çıkış, hayatı sorgulamamı, gün yüzü görmemiş küfürlerimi sergilemem izin veriyor.

Yarışın ilk yarısındaki geçtiğim arkadaşların beni geçmesini olumlu karşılıyorum en azından yalnız olmayacağım parkurda 🙂 evet 29. km’de CP’ye geldiğimde hayattan soğumuş önündeki parkurun iniş olmasına sevinemeyen biri olarak oturuyordum CP’de. Oradaki halimi şöyle anlatabilirim. Hani mesaiye başlamak için uyandığın bir günde odadaki halıya anlamsız bakarsın ya aynı öyleydim.
Baktım dakikalar geçiyor dedim ki ya burada bırak yarışı ya da hadi defol artık CP’den.
İkinci seçeneği seçtim çünkü neden seçmeyeyim?

Buradan sonra kervan yollarından aşağı ineceğimizi söylediler. Tamam da kardeşim bizim devemiz yok ne kervanı allaaasen.  Neyse tamam biraz gerginim hep ondan bunlar 🙂 Hafif hafif iniyorum sonraki CP’ye kadar iniyoruz. Tamam, yarış bitiyor diye düşünürken aklıma kumsal geçişi ve kale tırmanışı geliyor yine… Neyse tamam! Biraz orman biraz stabilize yol biraz sert iniş derken bitiyor gibi sanki. Yukarıdan kaleye bakınca bir garip hissediyorken aşağıdan bakınca da değişik hissediyorsun.

Son 5 km’ye geliyor gibiyim. Kumsala paralel asfalttan devam ederken kumsala doğru giriyorum. Evet, biraz da buradan koy harika 🙂 millet mis gibi denize giriyor. Ben de kumsalda koşmaya çabalıyorum. Deniz sezonunu açan turistler, yarışını bitirmiş koşucular kumsalda keyif yaparken ben de işte napayım kaleye falan tırmanıcam. 1,5 km süren kumsal bitmez gibi görünürken nihayet bitiyor.

Ardından kaleye tırmanmaya başlıyoruz. Burası çokomelli. Şimdi o kadar saat koşmuşsun yol geçmişsin falan totalde 1,2 km’de 200 metre kazanım almak hoş olmayacak belli. Geldi bacakların efendisi! Şimdi gözlerinizi kapatın ve şunu hayal edin; 8 buçuk saattir yollardasınız. Bu sürede millet Alanya’dan İstanbul’a hatta Avrupa’ya gidiyor! Dağları aşmış, patikalardan geçmiş sadece keçilerin çıkabildiği yerlerde boy göstermiş olmanız yetmiyor karşınıza tüm heybetiyle bir kale çıkıyor. Tamam, sonuçta düşman değiliz ama kaleyi içeriden fethetmemiz gerekecek. Kumsaldan ayrılırken dik bir merdiven bizi deniz seviyesinden ayırıyor. Merdiven bile dik öyle düşünün. Merdiven bitiyor denizci halatıyla yukarı doğru gitmek gerekiyor. Bebek adımlarına dönmüş yürüyüş ve arada dönüp arkaya bakıp vay be neler yapmışım hissiyatı… Mantıken çıktıkça azalıyor mesafe ve bitiyor tırmanış evet ama dakikalar sürüyor. Ha bitti ha bitecek derken kapıkulu askeri olduğunu düşündüğüm genç arkadaş “abi buradan sonra hep iniş” diyor. “Bak eğer bir adım tırmanış varsa seni bulurum kapının kulu ona göre” bakışı atıyorum. Evet, genç haklı buradan sonra kale içindeki evlerin arasından geçerek aşağı doğru iniyoruz.

Kalenin her yerindeki taşlar yerinde duruyor mu diye tamamını kontrol edip yola devam ediyoruz.  Deniz seviyesine inene kadar yarışın biteceğine inanmamıştım. Hamiş: Kale içinde evlerin olduğunu bahçesinde köpekleri ve tavukları görmek beni şaşırtıyor. Evin nerede? Kale içinde. Huhuuvv çok havalı 🙂 Doğal hayatlar ne şanslı…

Denize giren arkadaşlara birazdan geliyorum yanınıza diyerek geçip finişe doğru koşuyorum (Evet bazen koşuyorum). Buradan geçerken Osmanlı zamanından kalma tersanenin içinden geçmek beni çok etkiliyor. Araştırdığıma göre burası burasının seçilme nedeni gün ışığından en fazla yararlanılan yermiş. Ve sonuç olarak gururlu ama yıpranmış şekilde finişe giriyorum. Bir yarışı daha bitirmiş olmanın sevinci tabii ki var ama Alanya’nın çok özel bir parkur olduğunu net söylemem gerek.

Son söz: Hazırlık yapmadan asla gelmeyin yoksa üzülürsünüz 🙂
Sürem: 9 Saat 10 dakika

Artılarım
*Zihinsel kuvvetim hala yerinde.
*Eğlenmeyi unutmamışım.
*Yarış içi beslenmeyi unutmuyorum sıvı alımı iyiye gidiyor.

Eksilerim
*Yorgunken belki de bu yarışa girmemeliydim.
*Core antrenmanı!
*Psikolojik olarak yürümeye çabuk ikna ediyorum kendimi.

Bana Göre Yarışın Artıları
*Güzel bir kendini test etme parkuru.
*CP’ler oldukça besleyiciydi.
*İşaretleme muazzam iyi.
*CP görevlileri de koşuya aşina ve konuya hâkim.
*Bitirme yerindeki yemekler güzeldi.

Bana göre Yarış Eksileri
*Yarış kiti belki küçük detaylarla zenginleştirilebilir.
*CP’deki suların soğutulması sağlanabilir miydi?
* Yarış öncesi makarna partisi ortamı ısıtması açısından yapılabilirdi.
* Pandeminin hafiflemesi ile birlikte fiziksel teknik toplantı geri dönmeli.

Aykut Ceylan kimdir?

Aykut, 32 Yaşında özel sektörde satış tarafında çalışan amatör bir koşucu ve doğasever. 6 yıldır koşan 4 yıldır da patika yarışlarına katılan Aykut en uzun mesafesini 2019’da Tahtalıda 63 km ile koştu. 🙂 İzmir’de yaşar, çocuğu yoktur haliyle evli de değildir 🙂


Daha önceki Alanya Ultra yazıları:
Alanya instead of Alanya (EN)
Alanya Ultra 2019
Alanya Ultra 2019 (EN)
Alanya Ultra 2018
Alanya Ultra 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir